birtek hatalı o değilki... senin de farksız yanlışların... ama görmüyorsun... ne kadar sabit ve aslında ne kadar da tipik sığ biri... bir "erkek"... böyle mi geçecek ömür hep didişmek hep inatlaşmakla... hep muhafazakarlıklar, hep tartışmalar, senin ak dediğine o beyaz diyecek ve aslında aynı şey üzerinde hem de aynı şeyi söylerken kavga etmekle tartışmakla ve hatta aşağılamalarla mı geçecek.... yoksa bana mı denk geliyor hep...
korkuyorum be canım... senin de mutsuz olmandan korkuyorum... üstelik sende aşkı da hissetmiyorum... ama belki de senin sevebilme kapasiten de bu kadar... aslında bu keskin mantığını ve inadını kıracak şaşırtacak aşık hallerini de görmek istiyorum senin:) ama mutlu olmanı hem de çok... bilmiyorum ne devam et derim sana da ne de dur... ama endişelerimi paylaşmak isterim... dışardan bakan bir çift gözün faydası olur her zaman... umarım...
26 Haziran 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
bu iki yazıdan sonra küçük bir tavsiyem var..oğuz atay'ın korkuyu beklerken adlı kitabındaki "unutulan" adlı öykü...
Yorum Gönder