28 Aralık 2009 Pazartesi

proaktif... devam...

Stephen R. Covey, "Etkili İnsanların Yedi Alışkanlığı" isimli kitabında proaktif ve reaktif insan karakterlerini ayrıntılı olarak anlatıyor. Ve etkili insanlara proaktif olması gerektiğini açıklıyor. Çünkü etkili insanlar dış etkilerle hayatlarına yön vermezler. Kendi içlerinden kaynaklanan aktivite ile doğru ve ileriye yönelik kazanç sağlayacak hareketleri tercih ederler. Bir başka deyişle rüzgarın hızı ile hareket eden yaprak, dıştan gelen bir etkiyle yani reaktif olarak uçar. Ama bir kelebek rüzgarla değil, kendi isteğiyle ve dilediği yöne uçar.
Reaktif davranış tepkiye tepki ilkesiyle yürür. Size zarar verene sizin de zarar vermeniz, reaktif bir davranıştır. Ve bu davranışla her iki taraf da kaybetmiş olur. Ama, size kötülük yapana iyi ve doğru olanı öğretmeniz ve onun bir sonraki kötülüğü yapmasına engel olmanız, başlangıçta sizin kaybetmeniz gibi algılansa da neticede herkesin kazanması anlamına gelir.
Bunun için tüm gerçek liderler proaktif insanlardır. Tüm peygamberler, kendilerine yapılan çok büyük kötülüklere rağmen insanlara iyiyi, doğruyu, güzeli öğreterek proaktif bir davranış sergilemişler ve toplumlar üzerinde yüzyılları aşan bir etkiye sahip olmuşlardır. Hala da onların etkileri tüm insanlığı yönlendirmeye devam ediyor.

Hayata baktığımız nokta, bizim merkezimizi belirler. Eğer biz, hayata “ilkeler”e bağlı olarak bakarsak hayatın kendi kanun ve kurallarını, tarafsız gözle ve hak ölçüsüne uygun olarak algılarsak her zaman doğruyu yakalarız. Hırs merkezli bir gözlük varsa gözümüzde, gözümüz başka bir şey görmez olur. Kör bakışla veya hipnotize edilmiş gibi, hayatı sadece bir veya birkaç yönüyle görürüz. İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edemeyiz. Yanlış ve hatalı bakış açısı, para merkezli, aile merkezli veya başka bir merkezli olabilir. İlim merkezli proaktif bir bakış açısı olmadıkça hepsi de bizi kısıtlar, sınırlar, yanlış yapmamızı artırır. Unutmayın ki siyahla beyaz arasında binlerce gri renk tonu vardır.

Hiç yorum yok: