ABDÜLAKADİR GEYLANİ HZ'NİN OĞLUNA NASİHATİ
Evliyalar Sultanı, Gavs-ı Âzam olarak meşhur olan ilim ve hikmet kutbu Abdülkadir Geylânî Hazretleri 1077'de Hazar Denizinin güneyinde bulunan Geylan'da dünyaya geldi ve 1166 tarihinde Bağdat'ta hayata gözlerini yumdu. Hem anne, hem de baba tarafından Peygamberimizin neslinden gelen Abdülkadir Geylânî Hazretleri hem ilmi, hem de manevî hali ile yüzyıllar boyu muhtaç gönüllere İlâhi aşkı yansıtmıştır. Öyle ki, Müslüman olmayanlar bile onun büyüklüğü karşısında eğilmişlerdir.Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin gerek dergâh ve medresesinde yaptığı sohbetler, gerekse camideki vaaz ve nasihatleri talebeleri tarafından yazılıyor ve muhafaza ediliyordu. Bizim istifade ettiğimiz Fütûhü'l-Gayb ve Fethu'r-Rabbânî isimli eserleri 1150-1152 yılları arasında yaptığı sohbetlerden oluşmuş ve yakın talebesi Afif tarafından kaleme alınmıştır.Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin sohbetleri ve hitabelerinin muhatapları her kesimden insanlardır. Fakat özellikle Fethü'r-Rabbâni deki hitabeleri daha çok "Ey oğul!" şeklindedir ve çoğunlukla nefse hitap eder, nefse ağır darbeler indirir, nefsin yapısında bulunan şirk, nifak, yalan, riya ve isyan gibi kötülükleri temizlemeye çalışır.Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin en önemli eserlerinden olan 620 sayfalık Fethü'r-Rabbâni´den derlemeye çalıştığımız bu öğütler, hemen herkesin ortak derdini dile getirmekte ve çareler göstermektedir. Bu vesile ile bir aczimi itiraf edeyim: Bir an için kendimi Abdülkadir Geylânî Hazretlerine muhatap olarak kabul ettim, ancak dayanamadım. Çünkü insanda öyle ağır bir nefis ameliyatı yapıyor ki, uzun süre tahammül etmek mümkün olmuyor. Bunun için ağır dersleri değil de, umumi öğütleri derlemeye çalıştık.
Önce kendini düzelt
Ey oğul!Önce kendi nefsine öğüt ver, kendi nefsim düzelt. Sonra da başkalarına öğüt ver, başkalarını düzeltmeye çalış. Sana önce kendi nefsinin özelliklerini, kendi nefsinin ne durumda olduğunu bilmen lazım. Kendinde ıslaha muhtaç bir hal var oldukça başkalarını düzeltmeye, başkalarına öğüt vermeye kalkışma. Eğer kendinde ıslaha muhtaç bir hal bulunduğu halde bunu bırakır da başkasının ıslahına kalkışırsan yazık sana!Başkalarını nasıl ve hangi hallerde kurtarabileceğini bilirsin. Sen kendin kör isen, bir başkasının elinden tutup nasıl bir yere götürebilirsin? Gözleri görmeyen birisinin bir başkasının elinden tutup bir yere götürmesi mümkün olmadığı gibi, kendi nefsini ıslah etmemiş birisinin de başkalarını irşat edip Allah'a götürmesi mümkün değildir. Ancak kendi gözleri gören kişi başkalarını bir yerden bir yere götürebilir.Denize düşen ve yüzme bilmeyen birisini ancak mahir yüzücü olan birisi kurtarabilir. Aynen bunun gibi, Allah'a insanları ancak Onu tanıyan birisi götürebilir. Allah'ı tanımayan kişiye gelince, Ona giden yolda bu kişi insanlara nasıl rehberlik edebilir ki?Sana Allah'ın tasarrufundan bahsetme ihtiyacını duymuyorum. Sen Onu seversin, amellerini sırf Onun rızası için yaparsın. Asla Ondan başkası için yapmazsın. Ondan korkarsın, Ondan başkasından asla korkmazsın.
Takvaya sarıl
Ey oğul!Sana takva gerek. Takvaya sarıl, muttaki ol. Sana şeriat gerek, şeriatın esaslarına sarıl. Nefse, şehevî arzulara, şeytana ve kötü kişilere muhalefet etmeli ve onlara uymamalısın. Mü'min kişi bu hususlarda devamlı cihat halindedir. Öyle ki, başından miğferi hiç eksik olmaz, kılıcı asla kınına girmez, atının sırtı hiç eğersiz kalmaz. Uykuyu bile hak erenlerinin uyuduğu niyetle uyur. Hak erenleri düşmana galip gelebilmek için zindelik kazanmak maksadıyla uyurlar. İhtiyaç dolayısıyla yemek yerler. Ancak zaruret halinde konuşurlar. Mecbur kalmadıkça âdetleri dilsizlik ve sükûttur. Onları ancak Allah'ın takdiri konuşturur. Bu dünyada onların dilini Allah hareket ettirir, konuşturur. Tıpkı yarın Kıyamet gününde organlarını konuşturacağı gibi...
Allah'ı daima görür gibi ol
Ey oğul!Yalnızlık anlarında öyle bir takvaya ihtiyacın var ve öyle bir takvaya sahip olmalısın ki, seni günahlardan ve günaha sürükleyecek kaymalardan alıkoysun. Öyle bir murakabeye ihtiyacın var, öyle bir murakebeye sahip olmalısın ki, Allah'ın daima seni görmekte olduğunu sana hatırlatsın. İşte sen yalnızlık anlarında böyle olmaya muhtaçsın, mecbursun. Bundan başka, nefis, heva ve şeytanla savaşmaya muhtaçsın.
Gönülleri hakka davet et
Ey oğul!Büyük insanları yıkıp mahveden küçük hatalar, sürçmeler ve kaymalardır. Zahitleri mahveden nefsanî ihtiraslardır. Hak erenlerini mahveden yalnızlık anlarındaki kötü düşünceler, hatıra gelen kötü fikirlerdir. Sıddıkları mahveden bir anlık kötülüktür. Onların bütün meşguliyetleri, kalblerini uygunsuz düşüncelerden korumak ve muhafaza etmektir. Onlar Hakka davet mevkiinde bulunan kişilerdir. İnsanları Allah'ı tanımaya davet, ederler. Gönülleri Hakka davet etmekten bir an bile geri durmazlar.
Nefsini itaat altına al
Ey oğul!Bu zaman âhirzamandır. Nifak çarşısı açılmıştır. Yalan çarşısı açılmıştır. Münafık, yalancı, deccal kişilerle oturmayınız. Yazık sana ki, nefsin münafıktır, yalancıdır, kâfirdir, fâcirdir, müşriktir. Böyle olduğu halde sen onunla nasıl oturuyorsun? Ona muhalefet et, asla muvafakat etme. Onu bağla, asla salıverme. Onu hapset, zindana at. Kendisine ancak zaruri olan haklarını ver. Fazla verme. Onu mücahedelerle kahret, itaat altına al!
Dünya ile âhireti biraraya getir
Ey oğıû!Dünya ile âhireti biraraya getir. Her ikisini de aynı yere koy. Kalbin dünya ve ahiret düşüncesinden arınmış olarak ve çırıl çıplak bir şekilde Mevlan ile tek başına ol. Allah'tan başka herşeyden arınmadıkça Ona yönelme. Halka bağlanıp kalarak Haktan ayrı kalma. Bütün bu sebepleri kopar, at. Allah'a giden yoldaki engelleri birer birer bertaraf et. Bütün bunları yaptıktan sonra dünya ve âhireti bıraktığın yere var. Dünyayı nefsine ver, âhireti kalbine koy, Mevlâyı da özünde tut.
Tevbe ile günah elbiseni çıkar
Ey oğul!Nefis ile birlikte olma. Hevesinle birlikte olma. Dünya ile de birlikte olma. Öyle ise hemen günahlarına tevbe et, bir daha işlememeye azmeyle. Onlardan sıyrıl. Seri adımlarla Mevlana koş. Tevbe ettiğin zaman hem dışın, hem de için tevbe etmiş olsun. Tevbe, Allah'ın katında makbul kul olmanın temelidir. Halis bir tevbe ile ve Allah'tan hakikaten haya etmek suretiyle üzerindeki günah elbisesini çıkar, at.
Derdi sabırla karşıla
Ey oğul!Sana herhangi bir dert geldiği zaman onu sabır eliyle karşıla ve devası gelinceye kadar sakin ol. Deva gelince de onu şükürle karşıla. Bu hale geldiğin zaman peşinen ebedi zevkli safalı bir hayatta olursun.
Himmetin dünya olmasın
Ey oğul!Dünyadaki himmet ve gayretin yemek, içmek, giymek, evlenmek, güzel ve rahat evlerde oturmak, servet toplamaktan ibaret olmasın. Bütün bunlar nefsin işidir, nefsin rağbet ettiği şeylerdir. Öyleyse kalbe mahsus himmet ve gayret nedir? Kalb, öz ve sır neye rağbet eder? Onun himmet ve gayreti Allah'ı aramaktır. Kalbin rağbet edeceği tek şey budur. Senin himmet ve gayretin ve rağbet edeceğin şey senin için en mühim olandır, sana ehemmiyet verendir. Öyleyse senin rağbet edeceğin şey, Rabbin ve Onun nezdinde olmalıdır.
Ahiret için hazırlan
Ey oğul!Sen, ömründen sadece bir gün kaldığını farzet ve ecel meleğinin geleceğini düşünerek ve ahiret için hazırlan. Dünya hak erenleri için bir kuvvet kazanma ve pişip olgunlaşma yeridir.Dünyada ebedî kalmak için yaratılmadınEy oğul!Sen dünyada ebedî kalmak için yaratılmadın. Allah'ın yoluna uymayan bir yaşayış içindesin. İçinde bulunduğun bu hali hemen değiştir.Kendini Allah'ın takdirine teslim et. Sonra Onunla birlikte ol. Nasıl bir binanın önce bir temele, sonra da duvarlara ihtiyacı varsa, her işin de önce bir temele sonra da bir yapıya ihtiyacı vardır. Senin yolunun temeli, Allah'ın takdirine teslim olmak, yapısı da Onunla birlikte olmandır. Bu esasa yapış, ömür boyu, gece gündüz buna devam et.Tefekkür insanı Allah'a götürürEy oğul!Tefekkür kalbin yapacağı işlerdendir. Eğer kendin için bir iyilik görürsen, bir iyiliğe nail olursan, Allah'a şükret. Bir kötülük görürsen de ondan dolayı tevbe et. İşte bu tefekkür sayesinde dinin ihya olur, dirilir, şeytanın da ölür.Şöyle denmiştir: "Bir saat tefekkür, bir gecelik ibadetten hayırlıdır."Allah'a ulaşma yolunda yine Allah'ın fiillerini delil getir. Nasıl ki bir sanat eserinden sanatkâra intikal ediliyorsa, Allah'ın muazzam bir sanatı olan bu kâinata bakmakla da Allah'a ulaşılabilir. Onun için Allah'ın sanatı üzerinde tefekkür edersen Allah'a ulaşabilirsin.Hakiki imana sahip olan bir mü'minin iki dış gözü, iki de iç gözü vardır. İki dış gözü ile Allah'ın yeryüzündeki sanat eserlerini görür, iki iç gözü ile de Allah'ın göklerde yaratmış olduğu eserleri görür. Bundan sonra onun gözünden perdeler kaldırılır. Neticede Allah'ın yakın ve sevgili kullarından olur. Sevgiliden hiçbir şey gizlenemeyeceğine göre, Allah'ın sevgili kullarından olan bu kişiden de İlâhî sırlar gizlenmez.
Dinini satarak dünyalık elde etme
Ey oğul!Meşru yoldan ve helalinden alın teriyle kazandığını ye. Dinini satarak dünyalık elde etmeye ve bu yoldan kazanılmış şeylerle geçinmeye kalkışma. Helalinden ve meşru yoldan kazan. Bu kazancınla başkalarına ikram et. Onlara da yedir, içir. Ta ki aradaki sevgi ve kardeşlik bağlarının devamına ve pekişmesine vesile olsun.Allah'ı kullarına şikâyet etmeEy oğul!Allah'ı kullarına şikâyet etmeye kalkışma. Kullara şikâyetçi olma. Allah'a şikâyetçi ol. Allah her şeye kadirdir. Ondan başkası ise hiçbir şeye muktedir değildir. İç sıkıntıları, maruz kalınan musibetleri, mânevi dertleri ve verilen sadakalarla yapılan iyilikleri gizli tutmak da iyilik hazinelerindendir. Sadakayı sağ elinle ver. Sol elinin bundan haberdar olmaması için gayret et.Dünya seni yutmasınEy oğul!Dünya denizinden sakın. Onda çok kişiler boğulmuş, ancak pek az kişi kurtulmuştur. O derin bir denizdir. Herşeyi garkeder, kendinde boğar. Ancak Allah dilediği kullarım ondan kurtarır. Tıpkı kıyamet gününde mü'minleri Cehennemden kurtaracağı gibi.Takva güneşiyle beraber olEy oğul!Bütün fiil ve hareketlerinde tevhid güneşi, şeriat güneşi ve takva güneşi ile beraber ol. Zira bu güneş, heva ve hevesin; nefsin, şeytanın ve mahlukata dayanmanın sebep olduğu şirk tuzağına düşmekten seni muhafaza eder. Bu güneş seni Allah yolunda ilerlerken aceleci olmaktan alıkor.Aceleci olmaEy oğul!Aceleci olma. Zira acele eden hataya düşer, teenni eden de isabet eder, hedefine ulaşır. Acele etmek şeytandandır, şeytanın işidir. Teenni etmek de Allah'tandır. Çok kere seni aceleciliğe sevkeden şey, dünyalık toplama hırsıdır. Rızık ve dünyalık hususunda kanaat sahibi ol. Zira kanaat tükenmez hazinedir.Sadece kısmetine ve eline geçene razı ol. Kısmetinde olmayandan da geri dur. Helal ve meşru olandan ayrılma. İşte o zaman zengin olursun. Allah'tan başka hiçbir şeye ihtiyaç duymazsın. Kalbin mutmain olur, sükûnete kavuşur, özün saflaşır, berraklaşır. Zararlı duygu, temayül ve ihtiraslardan arınırsın. Böylece dış gözünde dünya, kalb gözünde ahiret, sır gözünde Allah'tan başkası değersiz olur.Aklını kullanEy oğul!Akl-ı selim sahibi ol. Aklını kullan. Acele etme. Şurası muhakkak ki. acele etmekle eline bir şey geçmez. Acele etmekle ne vaktinden önce akşamı edebilirsin, ne de sabahı. İstediğini elde edebilmek için sabırla akşama kadar çalışmıyor, didinmiyor musun?Allah korkusu her kapının anahtarıdırEy oğul!Önünde kapalı bir kapının kalmamasını istersen izzet ve celâl sahibi olan Allah'tan kork. Zira Allah korkusu her kapının anahtarıdır, her kapıyı açar.Amellerini güzel yapEy oğul!Güzel ameller işlemekte tembellik etme. Zira tembellik edenler ebediyen mahrum kalırlar. Bu arada daimi bir pişmanlık da peşlerini bırakmaz. Amellerini güzel yap. Unutma ki, Allah hem dünya hayatı ile, hem de ahiret hayatı ile sana karşı cömertlik etmiş, ikramda bulunmuştur.Allah'ın rızasına dönEy oğul!Dua ipini uzat. Allah'ın rızasına dön. Kalbin itiraz ettiği halde dilinle dua eder duruma düşme. Dilinle yaptığın duaya kalbin de inansın ve iştirak etsin.Kötü kişilerle arkadaşlık etmeEy oğul!Kötü kişilerle arkadaşlık etmen, iyi kişiler hakkında kötü düşüncelere sürükler. Hep kötü insanlarla beraber oldukça iyi ve salih kişiler seni kötü bir insan olarak görürler.Dine sarılEy oğul!Başkaları tarafından uyandırılmadan önce uyan. Dine sarıl. Dinine sahip kişilerin arasına katil. Onlarla birlikte ol. Asıl insan olanlar dinine sarılmış olanlardır. İnsanların en akıllısı, Allah'a itaat eden, Onun dinine, kitabına sarılan ve yaşayışını Allah'ın ahkâmına uygun geçiren insandır. İnsanların en cahili de Allah'a isyan eden, yaşayışını Onun dinine, kitabına ve ahkâmına uygun olarak geçirmeyen kişidir.Cahillerle arkadaşlık etmeEy oğul!Cahillerle arkadaşlık ediyorsun, bu durumda onların cehaletinden sana da bulaşabilir. Ahmaklarla arkadaşlık etmek, aldatıcı bir arkadaşlıktır. Sağlam inançlı, alim ve ilmi ile amel eden mü'minlerle arkadaşlık et. Mü'min iman kuvveti sebebiyle diğer insanlara karşı daima neşeli ve güleryüzlü görünmeye, hüznü de Allah ile kendi arasında gizli tutmaya muktedir olabilir. Mü'minin hüznü daimidir, çünkü tefekkür eder. Çok ağlar, az güler.Bunun için Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem, "Mü'min için, Rabbine kavuşmanın dışında rahat yoktur" buyururlar.Kalb ve gönül ehli ile arkadaş ol. Onların sohbetlerinde bulun. Ta ki senin de bir kalbin, bir gönlün olsun.Şu kimselerle dostluk kurEy oğul!Kendileriyle dünyada sırf dünyalık için arkadaşlık ve dostluk ettiğin şu kişileri yarın göremeyeceksin. Aranız ayrılacak. Kötü dost ve arkadaşlarla aran nasıl ayrılmasın ki, sen onlarla Allah için değil, Allah'tan başka şeyler için dostluk ettin. Eğer insanlarla mutlaka dostluk, arkadaşlık ve ahbaplık etmen gerekiyorsa, takva sahibi, arif, ilmi ile âmil, yalnız Allah'ın rızasını isteyen ve Allah'ın nazarında itiban olan kişilerle dostluk ve arkadaşlık et. Şu kimselerle dostluk ve arkadaşlık kur:1. Seni Allah'a yaklaştırsın.2. Seni dalaletten kurtarsın, doğru yola çeksin.3. Seni dünyaya kulköle olmaktan kurtarsın.4. Önüne ahiret nimetlerini sersin.5. Seni nefsin esaretinden kurtarsın, hürriyete kavuştursun.6. Seni yılanların, akreplerin ve vahşi hayvan tabiatlı insanlardan kurtarsın, rahata, huzura kavuştursun.Bütün isteklerin Allah'tan olsunEy oğul!Eğer dünya tasalarından sıyrılmaya gücün yetiyorsa hiç durma, hemen sıyrıl. Aksi halde seri olarak kalbinle Allah'a koş. Onun rahmetine yapış. Ta ki kalbinden dünya tasaları çıksın. O her şeye kadirdir. Her şeyi bilir. Her şey Onun kudret elindedir. Onu kendisine imanla ve kendisinin marifeti ile doldurmasını iste.Ayrıca sana sarsılmaz bir iman vermesini, senin kalbinde kendisine ünsiyet peyda etmesini ve senin bütün uzuvlarını kendisine itaatle meşgul hale getirmesini iste. Bütün bunların hepsini Allah'tan iste. Kendin gibi faninin önünde zelil durumlara düşme. Bütün isteklerin Allah'tan olsun, asla başkalarından olmasın. Bütün muamelen Allah'la beraber olsun ve Allah için olsun, asla Ondan başkası için olmasın.Allah'a hizmet etEy oğul!Hizmet edersen, hizmet olunursun. Haddi aşmazsan kurtulursun. Allah'a hizmet et. Onun yolunda ol. Onun yolunu bırakıp da sana ne zararı, ne de faydası dokunan şu devlet adamlarının hizmetçiliğini yapma. Onlar şimdiye kadar sana ne verdiler? Kısmetinde olmayan bir şeyi sana verebilirler mi?Ahiret endişesini öne alEy oğul!Ahiret endişeni dünya endişesinin önüne al. Eğer böyle yaparsan her ikisini de kazanır, her ikisinden de kârlı çıkarsın. Dünya endişesini ahiret endişesinin önünde tuttuğun takdirde, senin için bir ceza olmak üzere her ikisinden de hüsrana uğrarsın. Dünya sevgisini kalbinden çıkardığın zaman dünyalık olarak elde ettiğin bir şeyde de bereket olacaktır.Dünyan ve ahiretin için çalışEy oğul!Mü'min hem dünyası için çalışır, hem de âhireti için. Dünyası için, ihtiyacı kadar çalışır, kanaat eder. Tıpkı yolcunun ihtiyaç miktarı azık alması gibi. O dünyadan bundan daha fazlasını almaz. Cahilin bütün düşüncesi dünyadır, dünyalıktır. Arifin düşüncesi ise âhirettir, Allah'tır.Günah elbiseni tevbe suyuyla temizleEy oğul!İşlediğin günahlar sebebiyle Allah'ın rahmetinden ümidini kesme. Din elbisendeki kiri tevbe suyu ile temizle. Bu tevbende hem sebat göster, hem de ihlâslı ol. Bundan başka din elbiseni marifetullah esansıyla kokula.Kalbinle Allah'a dönEy oğul!Dünya bir denizdir, iman da gemidir. Kaptan ise ibadet ve taatlerdir. Ahiret de bu denizin sahilidir. Kalbinle Allah'a dön. Allah'a tevekkül eden kişi, Ona dönen kişi demektir.Kur'ân ile amel etEy oğul!Kur'ân ile amel etmek seni Kur'ân'ın mevkiine'yükseltir, oraya oturtur. Sünnet ile amel etmek seni Resul-i Ekreme (a.s.m.) yükseltir. Resulullah, kalbi ve mânevi himmeti ile Allah dostlarının kalbleri çevresinden bir an bile ayrılmaz. Onların kalblerine Allah'a yakınlık kapısını açar.Cahil dünyada ferahlanırEy oğul!Cahil dünyada ferahlanır. Dünya nimetleri ile zevk sefa sürer. Âlim ise dünya hayatını bir fırsat bilir. Manevi mertebelerde yükselme gayreti içinde bulunur. Cahil kaderle çekişir, ona karşı çıkar; âlim ise kadere boyun eğer, razı olur.İbadetine aldanmaEy oğul!İbadet ve taatine aldanma. Allah'ın onları kabul etmesini iste. Şu anda sen Allah'a kulluğunu yapma gayreti içindesin. Olur ki içinde bulunduğun bu durumdan başka bir duruma düşebilirsin.Amelini Allah rızası için yapEy oğul!Sana amellerinde ihlas gerek. Amellerini sırf Allah rızası için yapmalısın. Gözünü, amellerinden ve onlara gerek insanlardan, gerekse Allah'tan karşılık beklemekten uzak tut.Ahlakı düşüklerden uzak durEy oğul!Ahlakı düşüklerden uzak dur. O zaman halis mü'min olursun. Hükümde hakkaniyet üzere ol. O zaman ilimde halis olursun.Sofrana fakirleri ortak etEy oğul!Oruç tut. İftar ederken sofrana fakirleri de ortak et, onlara de yedir. Tek başına yiyip içme. Böyle yapmayan kimsenin fakir olup dilenciliğe düşmesinden korkulur.Herkese iyi niyetli olEy oğul!Kimseye eziyet etmemeye ve zarar vermemeye gayret et. Herkese karşı iyi niyetli ol.Ömrünü hak yolda geçirEy oğul!Sanatı öğrenebilmek için sıkıntıya ve meşakkate katlanmak zorundasın. En güzel ve mükemmel eseri meydana getirmek için bin kere yapar, yıkarsın. Eğer ömrünü hak yolda, kendini en iyi şekilde yetiştirmekle harcarsan Allah senin için hiç yıkılmayacak bir bina yapar.Kendi nefsine ağlaEy oğul!Bu halinden utanmıyor musun? Kendi nefsine ağla, gözyaşı dök. Zira bu halinle sen doğruya ve başarıya ulaşmaktan mahrum kalırsın. Hiç utanmıyor, haya etmiyor musun ki, bugün itaatkâr oluyorsun, yarın âsi oluyorsun. Bugün ihlaslı oluyorsun, yann riyakâr.Çalış, didin; yardım RabbindendirEy oğul!Çalışmadan ayağına hiçbir şey gelmez. Bazı şeyler de sana mutlaka lâzımdır. Çalış, didin; yardım, izzet ve celal sahibi Rabbindendir. Üzerinde bulunduğun bu denizde hareket et, dalgalar devamlı seni üstte tutacak ve sahile ulaştıracaktır. Dua senden, cevap vermek Rabbindendir. Çalışmak senden, başarı Allah'tandır. Kötülükleri terk etmek senden, hamiyet ve gayret vermek Allah'tandır. İstediğin şeyde dürüst ol, samimi ol, ihlâslı ol. Allah sana yakınlık kapısını mutlaka gösterecektir.Kalbinin istemediği dünyalığı bırakEy oğul!Eline bir dünyalık geçtiği ve kalbinin de ondan hazzetmediğini gördüğün zaman onu bırak, alma. Kalb, iyi ile kötüyü, faydalı ile zararlıyı, hayır ile şerri birbirinden ayırd etme melekesine sahiptir. Himmet ve gayretin nisbetinde Allah'ın lütfuna mazhar olursun. Allah'tan başka ne varsa kalben hepsinden sıyrıl, hepsinden uzaklaş. Ta ki ona yaklaşabilesin.Kalbini helâl yemekle temizleEy oğul!Helâl yemek suretiyle kalbini temizle. İşte o zaman Rabbini tanırsın. Lokmanı, elbiseni ve kalbini temizle. İşte o zaman safi, temiz olursun. Henüz vakit geçmeden kalbinle Rabbine dön. Sen iyi kimselerin hallerini dilinle anlatmak ve o halleri de kendin için temenni etmekle yetindin. Tıpkı avucuna suyu alıp yumruk yaparak sıkan kişi gibi ki, elini açtığı zaman orada bir şey bulamaz.Karşılık beklemeden hizmet etmeye çalışEy oğul!En iyisi zayıflık zamanında başkalarından bir şey isteme. Ayrıca sende idrak edemeyeceğin ve başkalarına anlatamayacağın, göremeyeceğin ve başkalarına gösteremeyeceğin bir hal bulunmamalıdır. Eğer karşılık beklemeden ve almadan vermeye gücün yeterse hemen yap. Karşılık beklemeden hizmet edebiliyorsan hemen yap. Allah yolunun yolcuları, yaptıklarını sırf Onun için, Onun rızasına uygun olarak yaptılar. Allah da, hoşlarına gidecek şeyleri, dünyada da, âhirette de onlara gösterdi ve gösterecektir.İhlâs sahibi olEy oğul!İlim ve irfan öğren ve ihlâs sahibi ol. Ta ki, nifak, ikiyüzlülük ve samimiyetsizlik tuzağından kurullasın, ilim ve irfanı halkın teveccühünü kazanmak ve dünyalık top lamak için değil, Allah'ın rızası için öğren. İlim irfanı gerçekten Allah rızası için öğrendiysen Onun emirlerini sevgiyle yerine getirir ve Ona karşı huşu içinde bulunursun. Diğer insanlara karşı mütevazi olursun.Rabbine itaatte nefsine muhalefet etEy oğul!Eğer kurtuluş istiyorsan, Rabbine itaatte nefsine muhalefet et. Nefsinle birlikte olmakta devam ettiğin müddetçe insanları ve diğer varlıkları tanıyamazsın. Dünya sevgisi ile dop dolu olduğun müddetçe âhireti tanıyamazsın. Ahiret sevgisi ile dolmadıkça âhirette Rabbini göremezsin. Nefis devamlı kötülüğe meyillidir, bu onun fıtratıdır, huyudur. Onun fıtratı bu olunca, artık var, ötesini sen düşün, neler yapmaz ki?Allah'ın rızasına ulaşmaya çalışEy oğul!Allah'ın rızasına ulaşmaya çalış. O senden razı olmuşsa bil ki seni sevmiştir. Rızık ve geçim endişesini kalbinden çıkar. Zira sen gönül huzuru içinde çalıştığın müddetçe sıkıntısız olarak rızkın Allah'tan gelecektir. Kalbindeki düşünceleri, tasalan, endişeleri at. Bir tek tasan olsun: O da Allah'a layık bir kul olup olmama endişesi... Bu mertebeye ulaşabildiğin an diğer bütün tasalarına Allah kâfidir.Dünyalık için kimseyle çekişmeEy oğul!Sakın sakın! Sen sen ol, dünyalık hususunda kimseyle çekişme, didişme. Kimsenin elindeki kısmete mani olmaya kalkışma. Zira herkesin nasibi mutlaka kendisini bulur. Eğer kaderde elinden alınması varsa, o da olur. Bu senin isteğinle olmaz.Kadere razı olmak; kavga, çekişme ve didişme sonunda dünyalık elde etmekten daha güzeldir. Zira Allah'ın takdirine razı olmak her hal ü kârda hayatı güzelleştirir, tatlılaştırır, huzurlu kılar.Allah'ı kalbin ve kalıbınla anEy oğul!Allah'ı önce kalbinle zikret, sonra da kalıbınla, dilinle. Onu kalbinle bin defa, dilinle de bir defa zikret.Ameline güvenmeEy oğul!Sakın ha, amellerine ve mânevi hallerdeki gelişmelere mağrur olma. Bunlarla övünmeye kalkışma, ucbe düşme.Zira ucub kişiyi zulme, tuğyana, azgınlığa ve günaha sevkeder, Allah'ın gazabına uğramasına sebep olur.İnsanlara baki gözüyle bakmaEy oğal!İnsanlara, baki kalacaklarını sanarak o gözle bakma. Fani olduklarım bil ve o gözle bak. Hiçbir insan dünyada baki değildir. Bu dünyada her insan fanidir, gelip geçicidir. Onlara, zarar verebileceklerini veya fayda getirebileceklerini düşünerek bu gözle bakma.Allah dostlarına karşı dilsiz olEy oğul!Kur'ân'ı okursun, fakat anlamazsın, anlamadan okursun. Birtakım ameller işlersin. Fakat ne yaptığını bilmezsin. Ne yaptığının şuurunda olmadan yaparsın. Bu senin yaptığın ahiret endişesi olmadan sırf dünya için yapılan şeydir. Bütün bu hallerden sonra bir de kalkar Allah dostlarına hücum eder, onları çekiştirir, kötülersin. Aklını başına topla, edepli ol, günahlarına tövbe et. Kusurlarından dön, Allah dostlarına karşı dilsiz ol.Hiçbir işe gururla girişmeEy oğul!Önce kendi nefsinle meşgul ol. Önce kendi nefsine faydalı ol. Kendi nefsini düzelt, sonra başkalarıyla meşgul ol. Başkalarını aydınlattığı halde kendini eriten mum gibi olma. Hiçbir şeye gururla, nefsî duygularınla girişme. Allah bir husus için seni dilemişse seni ona hazırlar. Eğer halkı senden faydalandırmayı murat etmişse seni onlaragönderir. Sana sebat verir, insanları idare etme kabiliyeti verir. Onlardan gelecek sıkıntılara katlanma gücü verir. Halkın faydası için senin kalbine genişlik verir, göğsünü açar, oraya hikmet doldurur. O zaman sen senlikten çıkar, Allah'ın has ve halis kullarının arasına girersin.Kalbini zikre yaklaştırEy oğul!İki adım vardır ki, eğer bu iki adımı atabilirsen Hakka ulaştın demektir. Eğer kalbin ve ruhunla dünya ile ahiretten birer adım, nefsin ve diğer insanlardan da birer adım uzaklaşabilirsen Hakka ulaşmış olursun. Kalbin ve ruhunla bu zahirleri terk et, işte o zaman Hakka vasıl olursun. Önce başla, ilk adımı at, bitirmek Allah'tandır.Sen hemen gerekli alet ve edevatı al. Var, iş kapısının önüne otur ki, seni çalıştıracak olana yakın bulunasın. Öyle yatağında, yorganının altında ve kapalı kapılar ardında miskin miskin durma. İş ara, çalışmak istediğini söyle.Kalbini zikre yaklaştır. Ona bilhassa, kıyamet gününü, haşir-neşir gününü hatırlat. Ölümü düşün. Allah'ın mahlukatı nasıl öldürüp, sonra nasıl dirilteceğini, huzurunda nasıl duracağını düşün. Bütün bunları hiç hatırından çıkarmamaya devam ettiğin zaman kalbindeki kasvet gider, günah bulanıklarından temizlenir.Temeli sağlam olan bina yıkılmazEy oğul!Bina sağlam bir temel üzerine oturtulursa yıkılmaz. Yerinde karar kılar. Sağlam bir temel üzerinde oturtulmadığı takdirde kısa zamanda çöker. Aynen bunun gibi, sen de kendi halini dinin esasları üzerine oturtursan hiç kimse ona noksanlık veremez. Herhangi bir tarafından bir gedik açamaz. Eğer hayâtının dinin esasları üzerine oturtmazsan, dini hayatını bir tarafından gedik açılabilir, temel çürük olduğu için bir mertebeye de ulaşamazsın.Sana teslimiyet gerekEy oğul!Sana teslimiyet gerek. Sebeplere tevessül ettikten ve bütün tedbirleri aldıktan sonra işin gerisini Allah'a havale etmek gerek. Kendi gücüne, kendi kuvvet ve kudretine güvenmemek gerek. Allah'ın fiillerine ve tasarrufuna itiraz etmemek gerek. İnsanları ve kendini Allah'ın iradesine, tasarrufuna ve fiillerine ortak etmemek gerek.Kulluğun sohbetine yapışEy oğul!Sana kulluğun sohbetine yapışmak gerek. Kulluğun sohbeti; Allah'ın emrettiklerini harfi harfine yerine getirmek, yasakladıklarından bütünüyle uzak durmak, musibet ve felaketler karşısında sabırlı olmak. Bu meselenin esası tevhiddir, sebattır, temeli sağlam salih ameller bu esas üzerine oturur.Allah, sevenlerini dünya ile birarada bırakmazEy oğul!Allah, kendisini sevenleri dünya ile birarada bırakmaz. Dünyanın onlara yapabileceği kötülüklerden bir an bile emin olmaz. Onları dünya ile de, kendisinden başka birşey ile de asla birarada bırakmaz. Daima Allah onlarladır,onlar da Allah ile... Kalbleri ilelebed Onu zikreder. Hep Onun huzurundadırlar. Yalnız Ona yönelirler. Allah onların koruyucusudur, kendileriyle ünsiyet eder.Nefsinin arzularını ayak altına alEy oğul!Nefsinin rağbet ettiği arzuları ayaklarının altına al, çiğne. Bütün kalbinle onlardan sıyrıl. Eğer Allah'ın ilminde senin için onlardan bir şey varsa, vakti, saati gelince sana mutlaka ulaşır. Çünkü mukadderattan kaçılmaz. Takdir-i ilâhide bulunan her şey mutlaka olur. Allah'ın ilmi asla değişmez. Kısmetin, vakti saati gelince sana mutlaka ulaşır; hem de hazırlanmış olarak, yeterli derecede ve güzel bir şekilde. Öyle ise sen onu zillet eliyle değil, izzet eliyle alırsın.Bununla beraber Allah indinde senin için züht sevabı da hasıl olur. Allah seni salih kullan cümlesinde kabul eder. Çünkü sen onu elde etmek için hırs göstermedin, ona kendi arzunla uzanmadın. Sen kaçtıkça ezelde sana ayrılan rızık peşinden gelir. Âdeta seni kovalar.Allah dostlarının hizmetçisi olEy oğul!Allah dostlarının çömezi ol, yaygısı ol, etraflarında hizmetçi ol. Böyle olmaya devam edersen, işte o zaman hakiki efendi olursun. Kim Allah için mütevazı olursa, Allah onu dünyada da, âhirette de yükseltir. Halkın külfetlerine katlandığın ve kendilerine hizmet ettiğin zaman Allah seni onların üstüne yükseltiyor ve başlarına reis yapıyor. Ya bir de Onun kullarının seçkinleri olan sıddıklara hizmet edersen neler yapmaz ki?Allah korkusu kalbde bir bekçidirEy oğul!Hayatının akışını, Allah için nefis muhasebesini yapanların ve Allah'tan korkanların hayatının akışına zıt olarak görüyorum. Mesela şer ve fesat ehline yanaşıyor, onlarla hemhal oluyor, onlarla düşüp kalkıyorsun. Buna mukabil Allah dostlarından ayrılıyor, uzak duruyorsun. Kalbini Allah düşüncesinden, Allah sevgisinden ve Allah korkusundan tamamen boşaltıp, buna mukabil dünya ve dünyalık sevgisiyle doldurmuşsun. Bilmez misin ki, Allah korkusu kalbde bir bekçi, bir aydınlıktır. O, hak ile batıl arasını ayırır, haklı ile haksızı ortaya koyar.Ölümü hatırlarsan dünya sevgisi azalırEy oğul!Eğer şu anda içinde bulunduğun hal üzere gidişe devam edersen, dünya ve âhiret selametine veda edersin. Ölümü hatırlarsan, dünya ve dünyalıkla mest olman azalır. Dünyalık sahibi olmakla daha az sevinir hale gelirsin. Buna mukabil züht ve takva yönün artar. Esasen sonu ölüm olan bir kişi, dünyalığa kavuşmakla nasıl sevinebilir? Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:"Her koşanın varacağı bir hedef, bir son nokta vardır. Her hayat sahibinin varacağı son nokta da ölümdür."Herşeyin sonu ölümdürEy oğul!Tasaların, neşelerin, zenginlerin, fakirlerin, sertliklerin, yumuşaklıkların, hastalıkların, acıların; hepsinin de sonu ölümdür. Kim öldüyse kıyameti kopmuş, onun hakkında uzaklar yakın olmuş demektir. İçinde bulunduğun her şey hevesten ibarettir. Kalbin, özün ve batınınla, içinde bulunduğun bütün heveslerden sıyrıl.Dünya belli bir hedefe doğru uzanmaktadır. Âhiret ise belli olmayan bir ebede uzanmaktadır. Senin dünyadaki hayatın belli bir noktaya kadar uzanır. Orada biter. Âhiretteki hayatın ise nihayeti olmayan bir ebede uzanmaktadır.Dinini dünya karşılığında satmaEy oğul!Dinini dünya karşılığında satma. Hükümdarların, devlet büyüklerinin, zenginlerin ve haram yiyenlerin metaları mukabilinde dinini satma. Dinini yediğin, yani dünyalık karşılığında sattığın zaman kalbin kararır. Nasıl kararmasın ki, sen dünyalık karşısında dinini satmakla fanilere kulluk etmiş oluyorsun.Marifetullaha koşEy oğul!Marifetullaha koş. Zira hiç şüphe yok ki, marifetullah her hayrın aslıdır, kaynağıdır. Sen Allah'a olan taat ve kulluğunu arttırdığın zaman O da sana marifetini bahşeder.Nefsi kendine hizmetçi yapEy oğul!Hep ön safta bulunmalısın. Zira ön saf cesur erkeklerin safıdır. Son safta asla bulunmamalısın. Zira son saf korkakların safıdır. Nefsi kendine hizmetçi yap. Onu işin esasına sevket. İşin zor yanını ve aslını yapmayı alışkanlık haline getir. Zira nefis ne yüklersen onu taşır. Tepesinden sopayı eksik etme. Eğer sopayı eksik edersen hemen uyur. Sırtındaki yükleri de kaldırıp yere vurur. Ona tebessüm bile etme.Ona hiçbir zaman doyasıya yedirme. Meğer ki, tokluğun onu azdırmayacağını ve tokluk karşılığında çalışacağını bilmiş olasın. Süfyan-ı Sevrî hem çok yemek yiyen, hem de çok ibadet eden bir zattı.Büyük zatlardan biri der ki: "Süfyan-ı Sevri'nin yemek yiyişini görünce, çok yiyor diye kızardım; fakat namaz kılışını ve ağlayışını görünce ona gıpta eder, sevgi ve şefkatle bakardım"Süfyan-ı Sevri'ye, çok yemek yiyişinde uyma, çok ibadet edişinde uy. Çünkü sen bir Süfyan-ı Sevrî değilsin, onun nefsine hâkim olması gibi sen nefsine hakim olamazsın.Bütün haramları terk etEy oğul!Bütün haramları terk etmek için gayret et. İmanının ve sarsılmaz bilgi ve inancının kuvvetli olduğu anlarda her şeyde züht sahibi ol. İşte o zaman Allah'ın âbid kullarından olursun.İmana ve marifetullaha sahip olEy oğul!Sen halis nefisten ve hevesten ibaretsin. Yabancı kadınlarla oturuyorsun, sonra da, "Ben onlara aldırış etmem, benim kalbin temiz" gibisinden laflar ediyorsun.Yalan söylüyorsun. Senin bu davranışını şeriat da tasvip etmez, akıl da. Bu hareketlerinle ateş üzerine ateş, odun üzerine odun yığıyorsun. Bunu için önce imana ve marifetullaha sahip ol. Allah'a yakınlığı kuvvetlendir. Sonra da halka tabip ol, iman ve güzel ahlak doktoru ol. Kendisi âmâ, kör kişiyi düşün. Böyle birisi insanların gözünü nasıl tedavi eder? Sağır dilsiz olan kişi insanlara nasıl öğretmenlik eder?Kalbin ne zaman temizlenecek?Ey oğul!Kalbin ne zaman saflaşâcak, temizlenecek? Özün ne zaman arınacak? Sen halkı Allah'a ortak tanıyorsun. Allah'a ait birtakım tasarrufları kullara mal ederek Ona şirk koşuyorsun. Sen nasıl felah bulacaksın ki, her gece, ertesi gün kime gideceğini, kime şikâyet edeceğini ve kimden birşeyler isteyeceğini kararlaştırmakla meşgul oluyorsun. Kalbin nasıl arınabilir ki? O tevhidden yana tam takırdır.Önce kendi imanını kuvvetlendirEy oğul!İmanının zayıf olduğu zamanlarda bilhassa kendine yönelmeli, kendi üzerine eğilmelisin. İmanını iyice kuvvetlendirdiğin an derhal ortaya çık. İman hususunda önce aile efradına, sonra da diğer insanlara yardımcı ol. Sakın ha, kendin takva zırhını giymeden ve iman miğferini kalbinin başına geçirmeden ortaya çıkma. Bu arada elinde tevhid kılıcı ve sadağında duaya icabet okları bulunsun. Tevfik atına binmiş ol.Düşmana hücumu, gereğinde geri çekilmeyi, darbe indirmeyi, gürz, kargı ve mızrak kullanmayı da öğrenmiş bulun. Bütün bunları yaptıktan sonra Allah düşmanlarına karşı çık. İşte o zaman sana dörtbir yandan yardım yağar. İnsanlan şeytanın elinden alır, Allah'ın kapısına götürürsün.Her namazı veda namazı olarak kılEy oğul!Uzun emellerini kısalt. Hırsını azalt. Her namazı veda namazı olarak kıl. Sanki bir dahaki namaz vaktine kadar çıkamayacakmış şekilde kıl. Yiyip içmen veda yiyip içmesi olsun. Aile efradının arasında bulunuşun veda bulunuşu olsun. Mü'min kardeşlerinle buluşman veda buluşması olsun. Kalbine hep eğreti olduğunu, daima veda etme halinde bulunduğunu iyice hakket, kazı. Kaderi başkasının elinde bulunan kişi nasıl veda halinde olmasın? Zira insan yarın ne olacağını, işlerinin nereye varacağını, kaderinin kendisine neler getireceğini bilmemektedir.Bela gelmeden önce Rabbinden korkEy oğul!Eğer bela gelmeden önce Rabbinden korkar, Onu zikreder, Onu tevhid eder ve Ona yönelir durumda bulunursan, daha sonra belâ kapısına düştüğünde Rabbin o belâya hitaben şöyle der: "Ey ateş! İbrahim'e serin ve selâmetli ol." Enbiya Sûresi, 69.Allah'tan başkası ile meşgul olmaEy oğul!Allah'a sarıl, Ondan başkası ile meşgul olma. Ev Onunevidir, rızıklar Onun yarattığı rızıklardır. Ezelde insanların rızıklarını O takdir ve tayin etmiş, sonra zamanı gelince yeryüzünde yine O yaratmıştır. Melekler senin rızkını sana ulaştırmakla vazifelidir. Hayır Allah'tandır.Allah'a giden yolun başlangıcı hoşa gitmeyen şeylerle doludur. Cennetin etrafı hoşlanılmayan şeylerle doludur. Cennetin çevresi böyle olunca Allah'ın yakınlığının çevresi nasıl olmaz?Kabir senin için bir yol olsunEy oğul!Allah'tan başka şeylerle kalben bağlanmaman gerektir. Ölüm gelince seni her şeyden ayırır. Sana yakın olan her şey ölüm gelince seni terk eder. Öyleyse onlar seni terk etmeden sen onları terk et. O senden ayrılmadan önce sen onlardan ayrıl. Böylece kabir senin için bir yol olsun, bir geçit olsun.Ölmeden önce ölEy oğul!Ölmeden önce öl. Hem kendinden geç, hem de onlardan. İşte o zaman dirilir, gerçek hayata kavuşursun. O zaman Hak ile ebedî hayata kavuşursun. Görünüşte ölü gibi olursun, fakat kaderin eli sende olur.Bu mertebeye ulaşmak nasip olursa, Allah'ın yakınlığı sebebiyle hayat gelir, ilim gelir. Artık o kimsenin elinden dünyevi birtakım ikballer uçup gitse de aldırış etmez. Kıyamet kopmuş veya kıyameti kopmamış, ölüm varmış veya yokmuş onun için birdir. Çünkü onun tek bir meşgalesi vardır, o da Hakka kavuşmaktır. Allah'la meşgul olmakla dünya meşgalelerinden sıyrıl. Bunu, kalbini temizleyerek, içini temizleyerek, nefsinle mücadele ederek ve şeytanla savaşarak yap, Allah'ı ara, Ona yönel.Sen bugünün çocuğusunEy oğul!Sabaha çıktığın zaman nefsine akşamdan bahsetme; akşama çıktığın zaman da sabahtan söz etme. Zira sabahtan akşama, akşamdan da sabaha çıkıp çıkmayacağını bilmiyorsun. Dün, lehinde ve aleyhinde şahitlerle geçip gitmiştir, bir daha geri gelmez; yarına da erişip erişmeyeceğini bilmiyorsun. Sen bugünün çocuğusun, içinde bulunduğun anın çocuğusun, Bunun için içinde bulunduğun anı en iyi değerlendirmeye bak.Kendinden başkasını kötülemeEy oğul!Kendinden başkasını asla çirkin görme, kötü ilan etme. Ta ki, amellerin güzel olsun. Bir şeyi iyi ve güzel ilan etmek de, kötü ve çirkin ilan etmek de şeriatın işidir, akılların işi değildir.Vicdanın fetvası müftünün fetvasına da hükmeder, müftünün fetvasını da fetva verir. Zira müftü fetvasını bir çeşit içtihadına dayaranak verir. Kalb ise ancak azimetle fetva verir. Kalbin fetvası Allah'ın rızasına uygundur.Ahiret hayatı ise hiç bitmezEy oğul!Allah'ı anman, kalbini Ona yaklaştırır. Onun yakınlık evine girersin. Ona misafir olursun. Misafire ise ikramedilir. Hele bu misafir bir de hükümdarın misafiri olursa...Kâinatın sahibi olan gerçek hükümdarı bırakıp da fani varlıklarla meşgul olman daha ne zamana kadar sürecek? Yakında o fani mülk senden ayrılacak, ahiret hayatın başlayacak. O zaman dünya hayatının hiç var olmadığını, sanki orada hiç yaşamadığını sanacaksın. Ahiret hayatı ise hiç bitmez.Nefsine açlık sopası ile vurEy oğul!Nefsine açlık sopası ile vur. Onun arzulara, zevklere ve batıl şeylere meyletmesine mani olmak suretiyle vur. Kalbine Allah korkusu ve nefis muhasebesi sopasıyla vur. İstiğfarı nefsinin, kalbinin ve özünün âdet ve alışkanlığı haline getir. Zira bu üçten herbirinin kendisine mahsus birtakım günahları vardır. Her hal ü kârda onları Allah'ın emrine uymaya mecbur tut.
Daima Hakkın huzurunda ol
Ey oğul!Musibetler üzerine yağdığı halde bile daima Hakkın huzurunda ol. Sen Onun sevgisinin basamağında duruyorsun. Bu halini hiç bozma. Fırtınalar seni yıkmasın, süngüler seni delmesin, sana dehşet vermesin. Bu takdirde öyle bir makamda bulunursun ki, orada faniler yoktur, dünya yoktur, ahiret yoktur, haklar yoktur, hazlar yoktur, elem yoktur, zeval yoktur, Allah'tan başka hiçbir şey yoktur. Fanileri görmek ve aile efradının geçimi sana dert olmaz. Nail olduğun nimetlerin azlığı veya çokluğu, övülmek veya sövülmek, ikbale kavuşmak veya düşmeklebu halini değiştirme. İşte o zaman insanların, cinlerin, meleklerin ve diğer varlıkların idrakinin üstünde Allah'la birlikte olursun.Beni nasıl sevmezsin?Ey oğul!Beni nasıl sevmezsin? Ben seni senin için, senin iyiliğin, senin menfaatin için istiyorum. Kendim için istemiyorum. Senin faydanı istiyorum. Senin şu katil, aldatıcı dünyanın pençesinden kurtulmanı istiyorum. Onun peşinden daha ne zamana kadar gideceksin. Siz onun peşinden kendisini takip ederken o, yakında ansızın geri dönecek ve sizi katledecek.
21 Haziran 2010 Pazartesi
ya Fettah...Ya Bâsit... Ya Râfi... Ya Latîf... Ya Halîm... Ya Raûf:.. Ya Gafûr...Ya Kerîm... Ya Muğni... Ya Mucîb... Ya Vâsi... Ya Ber...Ya Tevvâb...
Ebu Cendel:Münacaata besmele çekip tek ilâhın adı ile başlayıp ve yine müracaatı Onu hamd etmekle süslendirip son vereceğim.Kendisinden başka ilâh olmadığına şehadet eder ve kemalat bakımından akılların ihata edemeyeceği kadar eksik ve noksanlardan münezzehtir.O ilâh ki, kendisine uyulmak üzere Ahmed Mahmud Muhammed(Aleyhisselatu vesselam)'ı bizlere hak peygamber olarak gönderdi. O Ahmed ki, cismi gittiği halde hakikatı Muhammediyesi devam etmektedir.O Peygamber ki, bütün hayırları teyit ederek bizlere bildirdi. Aramızda ilmi, hilmi ve Allah'a yaklaştıracak ameli açıkladı.Ey Allah'tan izzet ve yükseklik hazinesine ulaşmak isteyen talip O'nun yüce isimleriyle dua ve münacatta bulun. Mütevazı bir kalple taharetlenip namazdan sonra de ki: Allah'ım esma-ı hüsna hakkı için acilen yardım dilerim.
Ya Rahmân: (Ey kullarına acıyıp dünyada merhamet eden Allah'ım) bana acıyıp merhamet eyle.
Ya Rahîm: (Ey ahiret hayatında yalnız müminlere sonsuz merhamet eden Allah'ım) bana merhamet ederek halimi güzelleştir.
Ya Mâlik: (Ey âlemlerin tek sahibi ve maliki.)
Ya Kuddüs: (Ey bütün noksan sıfatlardan, ayıplardan, kusurlardan, hatadan münezzeh olan Allah'ım) kalbimi bütün kötü sıfatlardan temizleyerek mukaddes kıl.
Ya Selâm: (Ey kullarını tehlikelerden, sıkıntılardan, selâmet ve huzura eriştiren Allah'ım) zatımı ayıplardan, sıfatımı noksanlardan, işlerimi şerden koru ve vücuduma selâmet verip, belâ ve musibetlerden muhafaza eyle.
Ya Mü'min: (Ey mümin kullarını ahirette gazap ve azaptan emin kılan Allah'ım) gazabından ve azabından emniyet ihsan eyle.
Ya Müheymin: (Ey kullarını devamlı gözetleyen ve himayesi altında bulunduran Allah'ım) beni himaye edip, her türlü tehlikeden muhafaza eyle.
Ya Azîz: (Ey mağlûbiyet bilmeyen daima galip ve güçlü olan Allah'ım) nefsimdeki zilleti giderip aziz eyle.
Ya Cebbâr: (Ey hükmünü ve dilediğini hakkıyla yerine getiren Allah'ım) iyileşmesi zor, çözülmesi müşkül, tedavisi olmayan her sıkıntıdan koru.
Ya Mütekebbir: (Ey izzet, şeref ve saltanatından dolayı ihtişam ve büyüklüğünde tek olan Allah'ım) kibirlenip din ve din ehline düşmanlık edenleri zelil eyle.
Ya Hâlik: (Ey bütün mahlûkatı yoktan var edip yaratan Allah'ım) şerrin her çeşidinden uzaklaştırarak muhafaza eyle.
Ya Bâri: (Ey eşyayı örneksiz yaratan, icat edip var eden Allah'ım) fazlını, keremini ve nimetlerini bize ihsan eyle.
Ya Musavvir: (Ey her şeye dilediği şekilde suret ve şekil veren Allah'ım) suretimi güzelleştirdiğin gibi siretimi de güzel eyle.
Ya Gaffâr: (Ey kulların günahlarını bağışlayan mağfireti çok olan Allah'ım) günahlarımı bağışlayarak tövbemi kabul eyle.
Ya Kahhâr: (Ey bütün güçleri yenen, isyankârları kahreden, mağlup eden Allah'ım) şeytanımı mağlup ederek kahreyle.
Ya Vehhâb: (Ey nimetlerini karşılıksız veren, bağışta bulunan Allah'ım) bağışta bulunarak ilim ve hikmeti ihsan eyle.
Ya Rezzâk: (Ey mahlûkata ve kullarına ihtiyaçları olan rızkı veren Allah'ım) kolaylıkla helâl rızk ihsan eyle.
Ya Fettâh: (Ey kullarına rahmet, hayır, ilim, rızk ve sır kapılarını açan Allah'ım) basiretimi açarak hayır kapılarının açılmasını ihsan eyle.
Ya Alîm: (Ey her şeyin başını ve sonunu, açık ve gizlisini hakkıyla bilen Allah'ım) ilimle şereflendirerek faziletleri ikram eyle. (Faziletlere ulaştır.)
Ya Kâbid: (Ey dilediğinin nefsini, rızkını ve feyzini alan ve tutan, sıkan ve daraltan Allah'ım) her muanidin (inatçının) kalbini göğsünü daraltarak din ve din ehline saldırmasını engelle.
Ya Bâsit: (Ey dilediğinin nefsini rızkını, ilmini onlara veren, onu açan, rahatlandıran ve genişlendiren Allah'ım) nefsimi rahatlat, ilmimi çoğalt, feyzinle kalbimi nurlandır, göğsümü genişleterek rahatlığa kavuştur.
Ya Hâfid: (Ey dilediği şeyi alçaltan, en yukarı dereceden en aşağı dereceye indiren Allah'ım) münafıkların (nifak ehlinin) kadir ve kıymetini düşürerek en aşağı dereceye indir.
Ya Râfi: (Ey dilediği şeyi yükselten, en aşağı dereceden en yukarı dereceye kaldıran Allah'ım) esrarınla derecemi âli ve yüksek kıl.
Ya Mu'iz: (Ey dilediğini aziz, güçlü kılıp şereflendiren Allah'ım) beni ve müminleri buna ehil yaparak aziz eyle.
Ya Muzill: (Ey dilediğini zelil, hor, hakir kılan ve makamlarını en aşağıya indiren Allah'ım) zalimlerin cümlesini (tümünü) zelil, hor ve hakir eyle.
Ya Semi': (Ey her şeyi, gizli açık söylenenleri en iyi bir şekilde işiten, duyan, dua ve ibadetleri kabul eden Allah'ım) dua ve ibadetlerimi dergâhında kabul eyle.
Ya Basîr: (Ey her şeyi en ince teferruatına kadar en iyi bir şekilde gören Allah'ım) ıslah olunan, kabul görülen kullarından eyle.
Ya Hakem: (Ey hükmü red edilmeyen tek hâkim, hükmünde hakkı yerine getiren Allah'ım.)
Ya Adl: (Ey verdiği hüküm ve kararlarda hiçbir şekilde adaletsizlik yapmayan tek adil.)
Ya Latîf: (Ey sonsuz lütufkar olan, âlemlerde olan işlerin en ince işlerin sırlarını ve hassasiyetini bilen ve ilahi bir gizlilikte bulunan Allah'ım) Hakem, Adl ve Latif isimlerinin hakkı için lütuf ve ihsanlarda bulun.
Ya Habîr: (Ey tüm eşyanın hakikatine vakıf her şeyden tam olarak haberdar olan Allah'ım) Sen sır ve sırrın ötesini bilensin.
Ya Halîm: (Ey hilm sahibi, bekleyişi geniş ve yumuşak, suçluları hemen cezalandırmayan Allah'ım) Senden hilm ister ve tek dayanağım da hilmindir.
Ya Azîm: (Ey akıl ve idrakin erişemeyeceği derecede büyük ve azamet sahibi Allah'ım) büyük kerem ve ihsanından bize nasip eyle.
Ya Gafûr: (Ey kullarını çok bağışlayan, mağfireti ve yargılaması çok olan Allah'ım) günahkârların günahlarını bağışlayarak af eyle.
Ya Şekûr: (Ey kendisine itaatkâr olan kullarından razı olan, verdiği nimetleri onlara karşı daha çok artıran Allah'ım) bana ve sevdiklerine, nimetlerini artırarak ulaştır.
Ya Aliy: (Ey derecesinin ve yüksekliğinin sonu olmayan Allah'ım) benim ve sevdiklerinin makamlarını âli kıl.
Ya Kebîr: (Ey ululuk ve kibriyası hiç kimsenin erişemeyeceği büyüklükte olan Allah'ım) hayır ve kereminle bizi mükâfatlandır.
Ya Hafîz: (Ey semaları ve arzın içindekileri koruyan muhafaza ve hıfz edip hiçbir şeyi unutmayan Allah'ım) bizleri arazi ve semavî afetlerden muhafaza eyle.
Ya Mukît: (Ey yarattıklarını geçindiren, barındıran, her canlının rızkını veren Allah'ım) zahiri ve manevî rızıklarınla bizleri rızıklandır.
Ya Hasîb: (Ey cümle mahlûkatın ihtiyacını gören, herkesi hakkıyla hesaba çeken Allah'ım) ihtiyaçlarımı giderip bana kâfi ol.
Ya Celîl: (Ey büyük, ululuk, yüce, azamet ve celalet sahibi olan günahkâr kullarına kızan Allah'ım) düşmanlık ve mücadele ettiğim şeytanı korkutarak çekindir ve kaçındır.
Ya Kerîm: (Ey kullarına çok cömert, keremi ve ihsanı bol olan Allah'ım) mevhibelerinden bol bol ihsan eyle.
Ya Rakîb: (Ey bütün kullarını tek tek gözeten, bütün varlıklar üzerinde görücü olan Allah'ım) düşmanlarıma karşı gözcü ve koruyucu ol.
Ya Mucîb: (Ey duaları kabul eden, kendisine yalvaranın duasını kabul eden Allah'ım) duada bulunanların duasını kabul eyle.
Ya Vâsi: (Ey nimeti bol, rahmeti ve ilmi kuşatmış olan, yarattığı âlemlerin ve kudretinin sonuna erişilmeyen Allah'ım) bana ikramda bulunacağın zahiri ve manevî rızıkları geniş eyle.
Ya Hakîm: ( Ey hikmet sahibi her şeyi yerli yerinde ve en iyi bir şekilde yapan Allah'ım) varacağım yeri, meclisi en iyi bir şekilde yapmanı dilerim.
Ya Vedûd: ( Ey iyi kullarını seven bu sevgiyi gönüllere koyan, kendisi de sevilmeye en lâyık olan Allah'ım) Sen bizleri sev, kendini bizlere sevdir.
Ya Mecîd: ( Ey şanı çok yüksek, değer ve şeref sahibi Allah'ım) Senden şeref, saadet, yardım ve sevgi isterim.
Ya Bâis: ( Ey kullarına elçi gönderen, ölümden sonra dirilten Allah'ım) nefsimdeki düşmanları gidermeye yardım askerini gönder.
Ya Şehîd: ( Ey mülkünde olan her şeye şahid olan, her yerde hazır bulunan, kendi yolunda ölenlere de edebi hayat veren Allah'ım) dirilip varılacak yeri güzelleştir.
Ya Hakk: ( Ey gerçekten var olan âlemleri hak olarak yaratan, varlığı hiçbir zaman değişmeyen Allah'ım) hakikat meşrebine ulaştırıp içenlerden eyle.
Ya Vekîl: ( Ey kullarının işlerini gören, onların menfaatlerine kafi olan Allah'ım) ihtiyaçlarımı gidermek için sen vekil ol.
Ya Kaviy: (Ey zaafa ve zayıflığa uğramayan çok güçlü ve kuvvetli Allah'ım) Senin gibi birinin vekil olması elbette yeterlidir, vekil ol ya Rab.
Ya Metîn: (Ey çok sağlam ve mukkavim olan, hiç bir zaman sarsılmayan Allah'ım) zafiyetimi giderip yardımını göndererek kuvvetli kıl ya Rab.
Ya Veliy: (Ey sevdiği kullarına yardım eden, iyi kullarına gerçek dost olan Allah'ım) Seni severek duada bulunan kullarına yardım ederek, sen de sev ve yardımlarında bulun.
Ya Hamîd: (Ey her âlemde, her lisanda, her varlığın dilinde hamd ile övgü ve sena edilen Allah'ım) Senin varlığına birliğine inanarak hamd ederim.
Ya Muhsi: (Ey bütün eşyayı kavrayan yarattığı her şeyin sayısını bir bir bilen Allah'ım) kullarının hatalarını adil bir şekilde sayıldığı günde adaletle değil rahmetinle muamele eyle.
Ya Mubdi: (Ey bütün eşyayı ilk kez var edip, yaratan Allah'ım) kereminle hidayet ve rahmet kapılarını aç.
Ya Muîd: (Ey bütün eşyayı hayattan sonra ölüme ve ölümden sonra hayata çeviren ve buna devam eden Allah'ım.)
Ya Muhyi: ( Ey kullarını dirilten hayat veren, ömür bağışlayan, yaşamaları için sağlık veren Allah'ım) afiyet içinde güzel bir yaşam ihsan eyle.
Ya Mumît: ( Ey kullarını öldüren, canlarını alan, ölümü yaratıp kullarına ölüm acısını tattıran Allah'ım) din-i mübine düşmanlık edenleri acilen öldürüp helak eyle.
Ya Hayy: (Ey daima diri olan, gerçek olarak yaşayan, sonsuz hayat sahibi olan Allah'ım) ölü kalplerimizi sana zikrederek dirilt.
Ya Kayyûm: (Ey bütün varlıkları, gökleri, yeri ve her şeyi ayakta tutan Allah'ım) sırlarımı muhafaza ederek kendine ulaştır.
Ya Vâcid: (Ey hazinelerinde hiç bir şey eksilmeyen, dilediğini dileği vakit bulan Allah'ım) beni sevindirecek şeyler ihdas eyle.
Ya Mâcid: (Ey şan ve şeref sahibi, şan ve şerefi akılların alamayacağı kadar muhteşem olan Allah'ım) sen bana işlerimde yardımcı ve vekil ol.
Ya Vâhid: (Ey tek olan, zatında ulûhiyet sıfatlarında ve yaptığı işlerinde tek olan Allah'ım)
Ya Samed: (Ey bütün mahlûkatı için başvurduğu tek merci, kendisi ise hiçbir ihtiyaç ve talebi olmayan Allah'ım.)
Ya Kâdir: (Ey kadiri mutlak olan hiç bir mahlûkatın yapma güç ve kudreti gösteremediği şeyleri ve imkânları var edip yerine getiren Allah'ım) düşmanlarımızı helâk ederek yok eyle.
Ya Muktedir: (Ey iktidar sahibi, her şeyi üzerinde istediğini yapma kuvvet ve kudretine sahip olan Allah'ım) bize hasetlikte bulunanlara azap eyle.
Ya Mukaddim: (Ey dilediğini öne geçiren, istediğini ileri alan Allah'ım) sırlarımı yücelterek öne al.Ya Muahhir: (Ey dilediğini geri bırakan, istediğini arkaya alan Allah'ım) beni geri şeylerden koruyup afiyet ihsan eyle.
Ya Evvel: (Ey başlangıcı olmayan tek varlık olan Allah'ım) hayır ve hasenat yapıp gönderenlerden eyle.
Ya Âhir: (Ey nihayeti olmayan, ezelden ebede kadar var olan Allah'ım) kelime-i şahadeti getire getire ömrüme son verip ruhumu al.
Ya Zâhir: (Ey varlığı aşikâr olan, yarattığı eserleri ile güneş gibi varlığını kabul ettiren Allah'ım) açık ve zahiri nimetlerinden bize ihsan eyle.
Ya Bâtın: (Ey varlığını gizli tutan, sıfat ve eser tecellileri ile zatı ilâhîsini gizleyen Allah'ım) Seni bilin ve tanıya ariflerden eyle.
Ya Vâli: (Ey bütün eşyada tasarruf sahibi olan, tek başına bütün âlemlerde olanları idare eden Allah'ım) bizlere acıyıp nasihat edecek kişileri başımıza getir.Y
a Müteâlî: (Ey her şeye tam kudreti ile faik, mahlûkat sıfatlarından âli ve münezzeh olan Allah'ım) başımızdakileri ıslah edip doğru yola ilet.
Ya Ber: (Ey kullarına karşı ikramı ve iyiliği bol, mahlûkata karşı çok kayırıcı olan Allah'ım) vergilerinden, nimetlerinden bize de ihsan eyle.
Ya Tevvâb: (Ey kullarının tövbelerini kabul eden günahlarını bağışlayan Allah'ım) günahlardan tevbe etmeyi nasip edip tövbemi kabul eyle.
Ya Muntakim: (Ey düşmanlarından öç ve intikam alan mücrimleri cezalandıran Allah'ım)Ya Afuv: (Ey affı bol olan bağışlaması ve affetmesi çok olan Allah'ım) bize acıyarak fazl ve kereminle günahlarımızı affet.
Ya Raûf: (Ey son derece merhametli, acıması ve şefkati bol olan Allah'ım) dua ederek sana sığınan kullarına şefkat ederek dualarını kabul eyle.
Ya Mâlike'l-Mülk: (Ey mülkün ve bütün varlığın tek sahibi ve devamlı malıki olan Allah'ım) San ihtiyaçlarını arz edenlerin ihtiyaçlarını giderirsin.
Ya Zü'l-Celâli ve'l-İkrâm: (Ey celal, büyüklük, azamet, ikram ve iyilik sahibi Allah'ım) yağmur gibi yağan iyilik ve ikramlarından nasiplendirerek istifade edenlerden eyle.
Ya Muksit: (Ey adaletten şaşmayan âdil, tüm işlerini denk, uygun, yerli yerinde yapan Allah'ım) Görüş ve yönümü hak üzerine sabit kıl.
Ya Cami': (Ey mahlûkatı toplayan, bir araya getiren, dilediğini istediği yerde toplayan Allah'ım) mahlûkatını topladığın kıyamet gününde kemalatları toplayarak sana gelmeyi nasip eyle.
Ya Ğaniy: (Ey her şeyden müstağni olan, hiç bir şeye muhtaç olmayan tek zengin) fakirliğimi gidererek, zenginlik ihsan eyle.
Ya Muğni: (Ey kullarına zenginlik veren, istediğini dilediği kadar zengin eden Allah'ım) hayırlardan yoksun, müflis, nefsimi iflâstan kurtarıp zengin eyle.
Ya Mâni: (Ey öne geçmiş fiiliyatları önleyen, bir şeyin olmasını istediği zaman mani olan Allah'ım) nefsimi günah hastalığından kurtarıp şifa ihsan eyle.
Ya Dar: (Ey zarara uğratan, elem, keder ve zarar veren şeyleri yaratan Allah'ım) bize bilerek kasten hasetlik edenleri kına.
Ya Nâfi: (Ey kullarının menfaatine uygun olan şeyleri veren, faydalı ve yararlı şeyleri yaratan Allah'ım) öyle bir ruhla menfaatlendir ki, o her türlü kemalatı tahsil etsin.
Ya Nûr: (Ey eşyayı aydınlatan ve onlara ışık veren, istediği gönüllere nur yağdıran Allah'ım) kalplerimizi nurlandır.
Ya Hâdi: (Ey sapıtmış olan kullarına yol gösteren, dilediği kullarını hidayete erdirerek sıratı müstakime yönlendiren Allah'ım) kalbimi nurlandırarak hidayete erdir.
Ya Bedi': (Ey numune ve emsali bulunmayan, hayret verici şeyler yaratan ve icat eden Allah'ım) feyz ve keremini dileriz.
Ya Bâki: (Ey varlığında devamlı olan, fani olmayan, varlığının sonu olmayan Allah'ım.)
Ya Vâris: (Ey bütün varlığı devam ettiren servetlerin ve mülkün gerçek sahibi Alllahım) beni Kur'an ilmine varis eyle.
Ya Reşîd: (Ey kullarını irşad edip kurtuluş ve hidayet yollarını onlara gösteren Allah'ım) irşad edip kendi yoluna ilet.
Ya Sabûr: (Ey çok sabırlı olan, günah işleyen kullarına ceza vermekte acele etmeyen, sonucu bekleyen Allah'ım)
Allah'ım; ayetlerini vesile ederek en güzel isimlerinle müracaatta bulundum.Allah'ın bu güzel isimlerin hakkı ve fazileti için Senden kemalat dilerim.Allah'ım; Senden gelen rıza ile rica ve dualarımı kabul edip içinde yaşayacağım zaman dilimi içinde bana kâfi ol. Allah'ım nefsimdeki hastalığı giderip yardım eyle. Beni hayra ulaştırıp aklıma zarar verecek şeylerden koru. Allah'ım ana-babamı, müslüman kardeşlerimi ve bu isimlerle dua ve müracaatta bulunanlara merhamet eyle. Ben aslen Hz. Hasan'ın soyundan olup Kadir olan Allah'ın kuluyum. Büyük soy ağacında (secere) Muhyiddin diye çağırılırım. Allah'ım sevgili dedem Hz. Muhammed'e (Sallalahu Teala Aleyhi Alihi ve Sellem) âline ashabının tümüne salât ve selâmın en güzeli ve en mükemmeli ile salât rahmet eyle.
Amin. Amin. Amiin ecmainn. Bi Rahmetike YaErhamerrahimin...
LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMED'ÜR RESULALLAH...
Ya Rahmân: (Ey kullarına acıyıp dünyada merhamet eden Allah'ım) bana acıyıp merhamet eyle.
Ya Rahîm: (Ey ahiret hayatında yalnız müminlere sonsuz merhamet eden Allah'ım) bana merhamet ederek halimi güzelleştir.
Ya Mâlik: (Ey âlemlerin tek sahibi ve maliki.)
Ya Kuddüs: (Ey bütün noksan sıfatlardan, ayıplardan, kusurlardan, hatadan münezzeh olan Allah'ım) kalbimi bütün kötü sıfatlardan temizleyerek mukaddes kıl.
Ya Selâm: (Ey kullarını tehlikelerden, sıkıntılardan, selâmet ve huzura eriştiren Allah'ım) zatımı ayıplardan, sıfatımı noksanlardan, işlerimi şerden koru ve vücuduma selâmet verip, belâ ve musibetlerden muhafaza eyle.
Ya Mü'min: (Ey mümin kullarını ahirette gazap ve azaptan emin kılan Allah'ım) gazabından ve azabından emniyet ihsan eyle.
Ya Müheymin: (Ey kullarını devamlı gözetleyen ve himayesi altında bulunduran Allah'ım) beni himaye edip, her türlü tehlikeden muhafaza eyle.
Ya Azîz: (Ey mağlûbiyet bilmeyen daima galip ve güçlü olan Allah'ım) nefsimdeki zilleti giderip aziz eyle.
Ya Cebbâr: (Ey hükmünü ve dilediğini hakkıyla yerine getiren Allah'ım) iyileşmesi zor, çözülmesi müşkül, tedavisi olmayan her sıkıntıdan koru.
Ya Mütekebbir: (Ey izzet, şeref ve saltanatından dolayı ihtişam ve büyüklüğünde tek olan Allah'ım) kibirlenip din ve din ehline düşmanlık edenleri zelil eyle.
Ya Hâlik: (Ey bütün mahlûkatı yoktan var edip yaratan Allah'ım) şerrin her çeşidinden uzaklaştırarak muhafaza eyle.
Ya Bâri: (Ey eşyayı örneksiz yaratan, icat edip var eden Allah'ım) fazlını, keremini ve nimetlerini bize ihsan eyle.
Ya Musavvir: (Ey her şeye dilediği şekilde suret ve şekil veren Allah'ım) suretimi güzelleştirdiğin gibi siretimi de güzel eyle.
Ya Gaffâr: (Ey kulların günahlarını bağışlayan mağfireti çok olan Allah'ım) günahlarımı bağışlayarak tövbemi kabul eyle.
Ya Kahhâr: (Ey bütün güçleri yenen, isyankârları kahreden, mağlup eden Allah'ım) şeytanımı mağlup ederek kahreyle.
Ya Vehhâb: (Ey nimetlerini karşılıksız veren, bağışta bulunan Allah'ım) bağışta bulunarak ilim ve hikmeti ihsan eyle.
Ya Rezzâk: (Ey mahlûkata ve kullarına ihtiyaçları olan rızkı veren Allah'ım) kolaylıkla helâl rızk ihsan eyle.
Ya Fettâh: (Ey kullarına rahmet, hayır, ilim, rızk ve sır kapılarını açan Allah'ım) basiretimi açarak hayır kapılarının açılmasını ihsan eyle.
Ya Alîm: (Ey her şeyin başını ve sonunu, açık ve gizlisini hakkıyla bilen Allah'ım) ilimle şereflendirerek faziletleri ikram eyle. (Faziletlere ulaştır.)
Ya Kâbid: (Ey dilediğinin nefsini, rızkını ve feyzini alan ve tutan, sıkan ve daraltan Allah'ım) her muanidin (inatçının) kalbini göğsünü daraltarak din ve din ehline saldırmasını engelle.
Ya Bâsit: (Ey dilediğinin nefsini rızkını, ilmini onlara veren, onu açan, rahatlandıran ve genişlendiren Allah'ım) nefsimi rahatlat, ilmimi çoğalt, feyzinle kalbimi nurlandır, göğsümü genişleterek rahatlığa kavuştur.
Ya Hâfid: (Ey dilediği şeyi alçaltan, en yukarı dereceden en aşağı dereceye indiren Allah'ım) münafıkların (nifak ehlinin) kadir ve kıymetini düşürerek en aşağı dereceye indir.
Ya Râfi: (Ey dilediği şeyi yükselten, en aşağı dereceden en yukarı dereceye kaldıran Allah'ım) esrarınla derecemi âli ve yüksek kıl.
Ya Mu'iz: (Ey dilediğini aziz, güçlü kılıp şereflendiren Allah'ım) beni ve müminleri buna ehil yaparak aziz eyle.
Ya Muzill: (Ey dilediğini zelil, hor, hakir kılan ve makamlarını en aşağıya indiren Allah'ım) zalimlerin cümlesini (tümünü) zelil, hor ve hakir eyle.
Ya Semi': (Ey her şeyi, gizli açık söylenenleri en iyi bir şekilde işiten, duyan, dua ve ibadetleri kabul eden Allah'ım) dua ve ibadetlerimi dergâhında kabul eyle.
Ya Basîr: (Ey her şeyi en ince teferruatına kadar en iyi bir şekilde gören Allah'ım) ıslah olunan, kabul görülen kullarından eyle.
Ya Hakem: (Ey hükmü red edilmeyen tek hâkim, hükmünde hakkı yerine getiren Allah'ım.)
Ya Adl: (Ey verdiği hüküm ve kararlarda hiçbir şekilde adaletsizlik yapmayan tek adil.)
Ya Latîf: (Ey sonsuz lütufkar olan, âlemlerde olan işlerin en ince işlerin sırlarını ve hassasiyetini bilen ve ilahi bir gizlilikte bulunan Allah'ım) Hakem, Adl ve Latif isimlerinin hakkı için lütuf ve ihsanlarda bulun.
Ya Habîr: (Ey tüm eşyanın hakikatine vakıf her şeyden tam olarak haberdar olan Allah'ım) Sen sır ve sırrın ötesini bilensin.
Ya Halîm: (Ey hilm sahibi, bekleyişi geniş ve yumuşak, suçluları hemen cezalandırmayan Allah'ım) Senden hilm ister ve tek dayanağım da hilmindir.
Ya Azîm: (Ey akıl ve idrakin erişemeyeceği derecede büyük ve azamet sahibi Allah'ım) büyük kerem ve ihsanından bize nasip eyle.
Ya Gafûr: (Ey kullarını çok bağışlayan, mağfireti ve yargılaması çok olan Allah'ım) günahkârların günahlarını bağışlayarak af eyle.
Ya Şekûr: (Ey kendisine itaatkâr olan kullarından razı olan, verdiği nimetleri onlara karşı daha çok artıran Allah'ım) bana ve sevdiklerine, nimetlerini artırarak ulaştır.
Ya Aliy: (Ey derecesinin ve yüksekliğinin sonu olmayan Allah'ım) benim ve sevdiklerinin makamlarını âli kıl.
Ya Kebîr: (Ey ululuk ve kibriyası hiç kimsenin erişemeyeceği büyüklükte olan Allah'ım) hayır ve kereminle bizi mükâfatlandır.
Ya Hafîz: (Ey semaları ve arzın içindekileri koruyan muhafaza ve hıfz edip hiçbir şeyi unutmayan Allah'ım) bizleri arazi ve semavî afetlerden muhafaza eyle.
Ya Mukît: (Ey yarattıklarını geçindiren, barındıran, her canlının rızkını veren Allah'ım) zahiri ve manevî rızıklarınla bizleri rızıklandır.
Ya Hasîb: (Ey cümle mahlûkatın ihtiyacını gören, herkesi hakkıyla hesaba çeken Allah'ım) ihtiyaçlarımı giderip bana kâfi ol.
Ya Celîl: (Ey büyük, ululuk, yüce, azamet ve celalet sahibi olan günahkâr kullarına kızan Allah'ım) düşmanlık ve mücadele ettiğim şeytanı korkutarak çekindir ve kaçındır.
Ya Kerîm: (Ey kullarına çok cömert, keremi ve ihsanı bol olan Allah'ım) mevhibelerinden bol bol ihsan eyle.
Ya Rakîb: (Ey bütün kullarını tek tek gözeten, bütün varlıklar üzerinde görücü olan Allah'ım) düşmanlarıma karşı gözcü ve koruyucu ol.
Ya Mucîb: (Ey duaları kabul eden, kendisine yalvaranın duasını kabul eden Allah'ım) duada bulunanların duasını kabul eyle.
Ya Vâsi: (Ey nimeti bol, rahmeti ve ilmi kuşatmış olan, yarattığı âlemlerin ve kudretinin sonuna erişilmeyen Allah'ım) bana ikramda bulunacağın zahiri ve manevî rızıkları geniş eyle.
Ya Hakîm: ( Ey hikmet sahibi her şeyi yerli yerinde ve en iyi bir şekilde yapan Allah'ım) varacağım yeri, meclisi en iyi bir şekilde yapmanı dilerim.
Ya Vedûd: ( Ey iyi kullarını seven bu sevgiyi gönüllere koyan, kendisi de sevilmeye en lâyık olan Allah'ım) Sen bizleri sev, kendini bizlere sevdir.
Ya Mecîd: ( Ey şanı çok yüksek, değer ve şeref sahibi Allah'ım) Senden şeref, saadet, yardım ve sevgi isterim.
Ya Bâis: ( Ey kullarına elçi gönderen, ölümden sonra dirilten Allah'ım) nefsimdeki düşmanları gidermeye yardım askerini gönder.
Ya Şehîd: ( Ey mülkünde olan her şeye şahid olan, her yerde hazır bulunan, kendi yolunda ölenlere de edebi hayat veren Allah'ım) dirilip varılacak yeri güzelleştir.
Ya Hakk: ( Ey gerçekten var olan âlemleri hak olarak yaratan, varlığı hiçbir zaman değişmeyen Allah'ım) hakikat meşrebine ulaştırıp içenlerden eyle.
Ya Vekîl: ( Ey kullarının işlerini gören, onların menfaatlerine kafi olan Allah'ım) ihtiyaçlarımı gidermek için sen vekil ol.
Ya Kaviy: (Ey zaafa ve zayıflığa uğramayan çok güçlü ve kuvvetli Allah'ım) Senin gibi birinin vekil olması elbette yeterlidir, vekil ol ya Rab.
Ya Metîn: (Ey çok sağlam ve mukkavim olan, hiç bir zaman sarsılmayan Allah'ım) zafiyetimi giderip yardımını göndererek kuvvetli kıl ya Rab.
Ya Veliy: (Ey sevdiği kullarına yardım eden, iyi kullarına gerçek dost olan Allah'ım) Seni severek duada bulunan kullarına yardım ederek, sen de sev ve yardımlarında bulun.
Ya Hamîd: (Ey her âlemde, her lisanda, her varlığın dilinde hamd ile övgü ve sena edilen Allah'ım) Senin varlığına birliğine inanarak hamd ederim.
Ya Muhsi: (Ey bütün eşyayı kavrayan yarattığı her şeyin sayısını bir bir bilen Allah'ım) kullarının hatalarını adil bir şekilde sayıldığı günde adaletle değil rahmetinle muamele eyle.
Ya Mubdi: (Ey bütün eşyayı ilk kez var edip, yaratan Allah'ım) kereminle hidayet ve rahmet kapılarını aç.
Ya Muîd: (Ey bütün eşyayı hayattan sonra ölüme ve ölümden sonra hayata çeviren ve buna devam eden Allah'ım.)
Ya Muhyi: ( Ey kullarını dirilten hayat veren, ömür bağışlayan, yaşamaları için sağlık veren Allah'ım) afiyet içinde güzel bir yaşam ihsan eyle.
Ya Mumît: ( Ey kullarını öldüren, canlarını alan, ölümü yaratıp kullarına ölüm acısını tattıran Allah'ım) din-i mübine düşmanlık edenleri acilen öldürüp helak eyle.
Ya Hayy: (Ey daima diri olan, gerçek olarak yaşayan, sonsuz hayat sahibi olan Allah'ım) ölü kalplerimizi sana zikrederek dirilt.
Ya Kayyûm: (Ey bütün varlıkları, gökleri, yeri ve her şeyi ayakta tutan Allah'ım) sırlarımı muhafaza ederek kendine ulaştır.
Ya Vâcid: (Ey hazinelerinde hiç bir şey eksilmeyen, dilediğini dileği vakit bulan Allah'ım) beni sevindirecek şeyler ihdas eyle.
Ya Mâcid: (Ey şan ve şeref sahibi, şan ve şerefi akılların alamayacağı kadar muhteşem olan Allah'ım) sen bana işlerimde yardımcı ve vekil ol.
Ya Vâhid: (Ey tek olan, zatında ulûhiyet sıfatlarında ve yaptığı işlerinde tek olan Allah'ım)
Ya Samed: (Ey bütün mahlûkatı için başvurduğu tek merci, kendisi ise hiçbir ihtiyaç ve talebi olmayan Allah'ım.)
Ya Kâdir: (Ey kadiri mutlak olan hiç bir mahlûkatın yapma güç ve kudreti gösteremediği şeyleri ve imkânları var edip yerine getiren Allah'ım) düşmanlarımızı helâk ederek yok eyle.
Ya Muktedir: (Ey iktidar sahibi, her şeyi üzerinde istediğini yapma kuvvet ve kudretine sahip olan Allah'ım) bize hasetlikte bulunanlara azap eyle.
Ya Mukaddim: (Ey dilediğini öne geçiren, istediğini ileri alan Allah'ım) sırlarımı yücelterek öne al.Ya Muahhir: (Ey dilediğini geri bırakan, istediğini arkaya alan Allah'ım) beni geri şeylerden koruyup afiyet ihsan eyle.
Ya Evvel: (Ey başlangıcı olmayan tek varlık olan Allah'ım) hayır ve hasenat yapıp gönderenlerden eyle.
Ya Âhir: (Ey nihayeti olmayan, ezelden ebede kadar var olan Allah'ım) kelime-i şahadeti getire getire ömrüme son verip ruhumu al.
Ya Zâhir: (Ey varlığı aşikâr olan, yarattığı eserleri ile güneş gibi varlığını kabul ettiren Allah'ım) açık ve zahiri nimetlerinden bize ihsan eyle.
Ya Bâtın: (Ey varlığını gizli tutan, sıfat ve eser tecellileri ile zatı ilâhîsini gizleyen Allah'ım) Seni bilin ve tanıya ariflerden eyle.
Ya Vâli: (Ey bütün eşyada tasarruf sahibi olan, tek başına bütün âlemlerde olanları idare eden Allah'ım) bizlere acıyıp nasihat edecek kişileri başımıza getir.Y
a Müteâlî: (Ey her şeye tam kudreti ile faik, mahlûkat sıfatlarından âli ve münezzeh olan Allah'ım) başımızdakileri ıslah edip doğru yola ilet.
Ya Ber: (Ey kullarına karşı ikramı ve iyiliği bol, mahlûkata karşı çok kayırıcı olan Allah'ım) vergilerinden, nimetlerinden bize de ihsan eyle.
Ya Tevvâb: (Ey kullarının tövbelerini kabul eden günahlarını bağışlayan Allah'ım) günahlardan tevbe etmeyi nasip edip tövbemi kabul eyle.
Ya Muntakim: (Ey düşmanlarından öç ve intikam alan mücrimleri cezalandıran Allah'ım)Ya Afuv: (Ey affı bol olan bağışlaması ve affetmesi çok olan Allah'ım) bize acıyarak fazl ve kereminle günahlarımızı affet.
Ya Raûf: (Ey son derece merhametli, acıması ve şefkati bol olan Allah'ım) dua ederek sana sığınan kullarına şefkat ederek dualarını kabul eyle.
Ya Mâlike'l-Mülk: (Ey mülkün ve bütün varlığın tek sahibi ve devamlı malıki olan Allah'ım) San ihtiyaçlarını arz edenlerin ihtiyaçlarını giderirsin.
Ya Zü'l-Celâli ve'l-İkrâm: (Ey celal, büyüklük, azamet, ikram ve iyilik sahibi Allah'ım) yağmur gibi yağan iyilik ve ikramlarından nasiplendirerek istifade edenlerden eyle.
Ya Muksit: (Ey adaletten şaşmayan âdil, tüm işlerini denk, uygun, yerli yerinde yapan Allah'ım) Görüş ve yönümü hak üzerine sabit kıl.
Ya Cami': (Ey mahlûkatı toplayan, bir araya getiren, dilediğini istediği yerde toplayan Allah'ım) mahlûkatını topladığın kıyamet gününde kemalatları toplayarak sana gelmeyi nasip eyle.
Ya Ğaniy: (Ey her şeyden müstağni olan, hiç bir şeye muhtaç olmayan tek zengin) fakirliğimi gidererek, zenginlik ihsan eyle.
Ya Muğni: (Ey kullarına zenginlik veren, istediğini dilediği kadar zengin eden Allah'ım) hayırlardan yoksun, müflis, nefsimi iflâstan kurtarıp zengin eyle.
Ya Mâni: (Ey öne geçmiş fiiliyatları önleyen, bir şeyin olmasını istediği zaman mani olan Allah'ım) nefsimi günah hastalığından kurtarıp şifa ihsan eyle.
Ya Dar: (Ey zarara uğratan, elem, keder ve zarar veren şeyleri yaratan Allah'ım) bize bilerek kasten hasetlik edenleri kına.
Ya Nâfi: (Ey kullarının menfaatine uygun olan şeyleri veren, faydalı ve yararlı şeyleri yaratan Allah'ım) öyle bir ruhla menfaatlendir ki, o her türlü kemalatı tahsil etsin.
Ya Nûr: (Ey eşyayı aydınlatan ve onlara ışık veren, istediği gönüllere nur yağdıran Allah'ım) kalplerimizi nurlandır.
Ya Hâdi: (Ey sapıtmış olan kullarına yol gösteren, dilediği kullarını hidayete erdirerek sıratı müstakime yönlendiren Allah'ım) kalbimi nurlandırarak hidayete erdir.
Ya Bedi': (Ey numune ve emsali bulunmayan, hayret verici şeyler yaratan ve icat eden Allah'ım) feyz ve keremini dileriz.
Ya Bâki: (Ey varlığında devamlı olan, fani olmayan, varlığının sonu olmayan Allah'ım.)
Ya Vâris: (Ey bütün varlığı devam ettiren servetlerin ve mülkün gerçek sahibi Alllahım) beni Kur'an ilmine varis eyle.
Ya Reşîd: (Ey kullarını irşad edip kurtuluş ve hidayet yollarını onlara gösteren Allah'ım) irşad edip kendi yoluna ilet.
Ya Sabûr: (Ey çok sabırlı olan, günah işleyen kullarına ceza vermekte acele etmeyen, sonucu bekleyen Allah'ım)
Allah'ım; ayetlerini vesile ederek en güzel isimlerinle müracaatta bulundum.Allah'ın bu güzel isimlerin hakkı ve fazileti için Senden kemalat dilerim.Allah'ım; Senden gelen rıza ile rica ve dualarımı kabul edip içinde yaşayacağım zaman dilimi içinde bana kâfi ol. Allah'ım nefsimdeki hastalığı giderip yardım eyle. Beni hayra ulaştırıp aklıma zarar verecek şeylerden koru. Allah'ım ana-babamı, müslüman kardeşlerimi ve bu isimlerle dua ve müracaatta bulunanlara merhamet eyle. Ben aslen Hz. Hasan'ın soyundan olup Kadir olan Allah'ın kuluyum. Büyük soy ağacında (secere) Muhyiddin diye çağırılırım. Allah'ım sevgili dedem Hz. Muhammed'e (Sallalahu Teala Aleyhi Alihi ve Sellem) âline ashabının tümüne salât ve selâmın en güzeli ve en mükemmeli ile salât rahmet eyle.
Amin. Amin. Amiin ecmainn. Bi Rahmetike YaErhamerrahimin...
LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMED'ÜR RESULALLAH...
18 Haziran 2010 Cuma
Manevı Hastalıklarımızdan Gurur ve Kibir...
İman eden insanlarda Allah’a kafa tutma manasında kibir ve gurur olmayacağı açıktır
Ama bu tür hastalıklar kendini ilaçlara karşı yenileyen mikroplar gibi ruhta mevcudiyetini devam ettirirler İman etse de kendisinin farklı birisi olduğuna inanır Bazen zenginlik, güzellik, zeka, makam, mansıp, rütbe, soy-sop, ilim, kabiliyet, hitabet, yaş vs İnsanı gurur ve kibire sevkedebilir Kişi bunları üstünlük vesilesi sayarak başkalarını hor ve hakir görebilir Ehl-i dünyanın arasında çok önemli yeri olan bu üstünlük kuruntularını Kur’an bir çırpıda silip atmış ve üstünlüğün ancak takva ile, Allah’ın emirlerini yerine getirmede gösterilen hassasiyet ile olacağını bildirerek gerçek değer ölçüsünü oGurur ve kibiri yok etmenin en etkili yolu hiçliğimizin farkına varmaktır Bediüzzamanın da dediği gibi insana bahşedilen bütün her şey ariyettir (Ariyet, Fıkıh’ta birisine onun kullanması için verilen emanet demektir Ariyeti alan, sahibinin razı olmadığı bir biçimde ariyeti kullanamaz Dolayısıyla kişi kendi bedenine dahi zarar veremez Çünkü asıl sahibi kendisi değildir) Bizim olmayan şeylerle de çalım satmaya hakkımız yoktur İnsan her zaman gurur ve kibir esintilerine karşı duyarlı olmalı ve devamlı murakabe, muhasebe ile nefsini ezmesini bilmelidir Bunun en kestirme yolu da, mazhar olunan bütün iyiliklerin Allah’tan geldiğini kabul, tasdik, itiraf ve ilan etmektir Yoksa gurur, kibir ve kendini beğenme gibi hastalıklar bünyeye yerleşir ve bir daha da onları yerleştikleri yerden söküp atmak mümkün olmaz rtaya koymuştur.
Ama bu tür hastalıklar kendini ilaçlara karşı yenileyen mikroplar gibi ruhta mevcudiyetini devam ettirirler İman etse de kendisinin farklı birisi olduğuna inanır Bazen zenginlik, güzellik, zeka, makam, mansıp, rütbe, soy-sop, ilim, kabiliyet, hitabet, yaş vs İnsanı gurur ve kibire sevkedebilir Kişi bunları üstünlük vesilesi sayarak başkalarını hor ve hakir görebilir Ehl-i dünyanın arasında çok önemli yeri olan bu üstünlük kuruntularını Kur’an bir çırpıda silip atmış ve üstünlüğün ancak takva ile, Allah’ın emirlerini yerine getirmede gösterilen hassasiyet ile olacağını bildirerek gerçek değer ölçüsünü oGurur ve kibiri yok etmenin en etkili yolu hiçliğimizin farkına varmaktır Bediüzzamanın da dediği gibi insana bahşedilen bütün her şey ariyettir (Ariyet, Fıkıh’ta birisine onun kullanması için verilen emanet demektir Ariyeti alan, sahibinin razı olmadığı bir biçimde ariyeti kullanamaz Dolayısıyla kişi kendi bedenine dahi zarar veremez Çünkü asıl sahibi kendisi değildir) Bizim olmayan şeylerle de çalım satmaya hakkımız yoktur İnsan her zaman gurur ve kibir esintilerine karşı duyarlı olmalı ve devamlı murakabe, muhasebe ile nefsini ezmesini bilmelidir Bunun en kestirme yolu da, mazhar olunan bütün iyiliklerin Allah’tan geldiğini kabul, tasdik, itiraf ve ilan etmektir Yoksa gurur, kibir ve kendini beğenme gibi hastalıklar bünyeye yerleşir ve bir daha da onları yerleştikleri yerden söküp atmak mümkün olmaz rtaya koymuştur.
kayıplarımda mı bulduracaksın kendimi... buldurduğun yollarda kaybolan ben miyim????
kayıplarımda mı bulduruyorsun beni yoksa bulduran yollarında kaybolan ben miyim? nasıl da farkedemedim... zaten teslimiyetteyim... gelişine derken... SANA teslim olduğumun hayata ya da içindekilerin olmadığının, Senin yazdıklarına teslim olduğunun farkına henüz vardım... trajikomik... hep dediğim gibi sizden benden büyük Allah var... gelişim de hep gelişineydi... kalışım da hep gelişine... 3 defa denedim çekip gitmeyi... ne göndertilmeyi başardım ne de gitmeyi... nefsimi köreltmek için ne büyük sınav ne büyük fırsat bu sunduğun... fark edemedim... yaptım evet yaptım ama düşünmeden... durup düşündüğümde ise Gururum sandığım Kibrimin karşımda nasıl da dimdik dikildiğini gördüm... Sen'i bile aldım ağzıma hadsizce... SEN bile deseydin yapmazdım dedim kendime... ama hala yapmaktayım... beni affet... kibrime malup geldiğim zamanlarda aklımdan geçenler için ki çok şükürki dilime düşmediler ama yine de aklımdan geçtiler... ama hemen akabinde farkettim... kendimle konuşmalarımdan birinde farkettim... Gurur sandığım Kibrimin hadsiz büyüklüğünü farkettim... ve şimdi Teslimim... Bugün başaramayacağımı söylüyordum sana... bu sınavını geçemeyeceğimi asla yenemeyeceğimi söylüyordum sana ama sanırım teslim oluyorum... samimiyetle ve gerçekten... kibrime aldırmadan ve belki de galip gelerek samimiyetle kabul ederek... ve belki hatta sahiplenerek... işte şimdi gerçekten teslim oluyorum... sükut içinde kabul ediyorum...
daha fazla derinlerde kaybolmadan, yitip gitmeden, malup olmadan kibire Sen buldur bana... teslimiyeti... herşey bir "Ol" demene bakar Senin... binlerce şükürler olsun Sana...
işte orada... tüm yapman gereken uzanmak... aslında uzatsan elini zaten yakalayacaksın... zaten Başaracaksın...
hem Rızk da senden değil mi??? Az'ı da Çok'u da veren sen değil misin???? bana ne oluyorki kendime kızıyorum "aciz"lere kızıyorum... kendimden ya da aciz'lerden medet umuyorum... Ne kendimden ne de sizden ben sadece Senden istemeliyim... zaten bildiğim bu... e neden kapılıyor ve unutuyorum... Sadece Senden istemeli ve Sana şükretmeleyim... tevekkül ve takva ile tabii ki... elimden geleni apıp gerisini Sana havale etmeli...
huzurun da mutluluğun da sağlığın da ibadetin de bereketlisini ve ihlaslısını nasip et cümlesine ve bana da Nolur... Döndürülmeyen Kapından heleki böyle bir gecede beni de kabul et Neolur... beni de döndürme eli boş ne olur... daha derin İman daha güçlü İrade ver Neolur...
daha fazla derinlerde kaybolmadan, yitip gitmeden, malup olmadan kibire Sen buldur bana... teslimiyeti... herşey bir "Ol" demene bakar Senin... binlerce şükürler olsun Sana...
işte orada... tüm yapman gereken uzanmak... aslında uzatsan elini zaten yakalayacaksın... zaten Başaracaksın...
hem Rızk da senden değil mi??? Az'ı da Çok'u da veren sen değil misin???? bana ne oluyorki kendime kızıyorum "aciz"lere kızıyorum... kendimden ya da aciz'lerden medet umuyorum... Ne kendimden ne de sizden ben sadece Senden istemeliyim... zaten bildiğim bu... e neden kapılıyor ve unutuyorum... Sadece Senden istemeli ve Sana şükretmeleyim... tevekkül ve takva ile tabii ki... elimden geleni apıp gerisini Sana havale etmeli...
huzurun da mutluluğun da sağlığın da ibadetin de bereketlisini ve ihlaslısını nasip et cümlesine ve bana da Nolur... Döndürülmeyen Kapından heleki böyle bir gecede beni de kabul et Neolur... beni de döndürme eli boş ne olur... daha derin İman daha güçlü İrade ver Neolur...
13 Haziran 2010 Pazar
Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, Affet Senden habersiz aldığım her nefesten.
Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.Bu yük Senden ALLAH'ım (C.C.), çekeceğim naçarım, Senden Sana sığınır, Senden Sana kaçarım.
Hem Padişahın kapısına eli dolu mu gidilir? O ne büyük cür'ettir.
Kasa, masa, rütbe, şöhret geçicidir. Aşk-u muhabbetin belasını tadanda, bu kayıtların kederi bulunmaz...
Gönlümüz ALLAH'ı C.C. Rezzak tanıyıp, halimizle kimsenin kapısını çalmayız.
Hadisat senin kalbini kırmışsa üzülme, HÜDA onu mahsus kırdırtmıştır. Kendi bulunsun için ! "Ben kırık kalplerdeyim" Buyurmadı mı? Sakın bu yolda ümitsizliğe düşme, zira Hakk kapısının seher vakti gözyaşına açılacağına ilan vardır. Sonra ALLAH C.C. kapısından kovarsa, kuluna naz ediyor demektir. Ümitsiğe düşme, yine dön dolaş gir, o kapıda bekçi yasakçı yoktur. Yine içeriye gir. Aşk gölünde büyü de Maşukun nazını anla.
İçi yananın, dışını ateş yakmazmış !
ilahi aşk
ne zaman sıkılsam yine sana koşarım...
sensin gönlümü bilen yaratanım...
ben nefsime uydum günahkarım....
aşkın ile güldür, rızan ile öldür beni...
bana da nasip et aşkın ile yanayım...
gönül gözüm açılsın her zerrede seni bulayım...
yanlızlığım ömrüm sana itaatle geçsin...
bir sensin kalbimi huzur dolduran
isteyen boş çevrilmez kapından
sen ol dersen herşey olur...
aşkın ile güldür, rızan ile öldür beni....
sensin gönlümü bilen yaratanım...
ben nefsime uydum günahkarım....
aşkın ile güldür, rızan ile öldür beni...
bana da nasip et aşkın ile yanayım...
gönül gözüm açılsın her zerrede seni bulayım...
yanlızlığım ömrüm sana itaatle geçsin...
bir sensin kalbimi huzur dolduran
isteyen boş çevrilmez kapından
sen ol dersen herşey olur...
aşkın ile güldür, rızan ile öldür beni....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)