13 Haziran 2010 Pazar



Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, Affet Senden habersiz aldığım her nefesten.

Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.

Bu yük Senden ALLAH'ım (C.C.), çekeceğim naçarım, Senden Sana sığınır, Senden Sana kaçarım.

Hem Padişahın kapısına eli dolu mu gidilir? O ne büyük cür'ettir.
Kasa, masa, rütbe, şöhret geçicidir. Aşk-u muhabbetin belasını tadanda, bu kayıtların kederi bulunmaz...

Gönlümüz ALLAH'ı C.C. Rezzak tanıyıp, halimizle kimsenin kapısını çalmayız.

Hadisat senin kalbini kırmışsa üzülme, HÜDA onu mahsus kırdırtmıştır. Kendi bulunsun için ! "Ben kırık kalplerdeyim" Buyurmadı mı? Sakın bu yolda ümitsizliğe düşme, zira Hakk kapısının seher vakti gözyaşına açılacağına ilan vardır. Sonra ALLAH C.C. kapısından kovarsa, kuluna naz ediyor demektir. Ümitsiğe düşme, yine dön dolaş gir, o kapıda bekçi yasakçı yoktur. Yine içeriye gir. Aşk gölünde büyü de Maşukun nazını anla.

İçi yananın, dışını ateş yakmazmış !

Hiç yorum yok: