12 Ocak 2009 Pazartesi

herşey şimdi başlar ve şimdi biter... present (armağan = şimdi)



düştüm ve dizlerimi kanattım... çok acıdı... gençliğin verdiği heyecanla o kadar hızlı koştum, deli gibi koştum durmadan... yapabileceğimi sandım, bana birşey olmazdı... ama düştüm işte... ve ayağa kalkmam biraz zaman aldı... hala zaman alıyor... düşerken sadece dizlerimi değil özgüvenimi de kanattım... aktı gitti... geriye az birşey kaldı... şimdi ayağa kalkıp son bir kuvvetle derinlerde kalan o az bi güvenle, yaşamak mecburiyetiyle tekrar yürümeyi deneyeceğim... kanayan yaralarıma aldırmadan... nasılsa dinecekler ve kabuk bağlayacaklar... izleri kalacak belki ama iyileşecekler... ben sadece çok daha yavaş çok daha temkinli bir şekilde yürümeye çalışacağım... yürüyeceğim bile diyemiyorum... o kadar derin bu korku... ne acı... koşmayacağım biliyorum... çünkü ulaşmayı hedeflediğim bir yer yok, dolayısıyla hedefe ulaşmanın vereceği mutluluğu tahmin etmek yok, ona ulaşmak için önüme bakmadan deli gibi oraya, zirveye, havaya bakarak koşmak yok... şu anda attığım her adımı yaşamak var planlarımda... her anın tadını çıkarmak, doyasıya... şu anda mutlu olmak... heryer karanlık.... farları ile ben önündeki 10metreyi aydınlatan bir araba gibi ülkenin bir ucundan bir ucuna gideceğim... sonunu görmeye çalışmadan... andan kopmadan, yarına bu kadar kapılmadan, ve mutluluğun hayalini hissetmekten vazeçip gerçekten mutlu olarak...

ne güzel bütün cümlelerimin içinde "şimdi" var artık... "yarın"ı çıkarmayı başardım en sonunda... sanırım öğenmeye başladım... çünkü herşey şimdi başlar ve şimdi biter... başladığında da bittiğinde de içinde bulunduğun an "şimdi"dir.... present is the best present ever given... şimdi verilen en büyük armağan bize...

az kaldı az... galiba başlangıcın çok yakınındayım...

Hiç yorum yok: