5 Ocak 2009 Pazartesi

diri diri gömmek hayata...

ben geleceğime bağlanmıştım... hep mutluluk gelecekti... geçmişimin içine etmiştin zaten... an'larımın tadını çıkarmama izin yoktu asla... ne zaman mutluluktan biraz olsun havalara uçmak istediysem tepeme indi balyoz gibi bakışlar ve ok gibi saplandı içime... bet sözlerin... ne geçmişim ne geleceğim ne şimdim... hepsinin içine ettin ya... sen nasıl bir karabasansın anlamadımki... bütün hayatımın üstüne, bütün zamanlarımın üstüne konan... kurtuluşu var mı??? yani kurtulmak gibi bir alternatif var mı yoksa bu mudur? yani benim de hayatım bundan mı ibarettir??? kısırlaştırılmış bir ruh ile tatmadan hissetmeden hayatı, güzellikleri, böyle mi bir yerlerde son bulacak hayat... yaşarsın sen de şimdi isyanlarını beyninde... biliyorsun benim -sayende- kendimi hayatın sonuna getirdiğimi... kaybolan benim kaybedecek hiçbirşeyimin olmadığını biliyorsun... senden öğrendiğim gibi yıkacağımı... savuracağımı ... ama... sen de gördün sen de biliyorsun... gözüm görmez dünyayı umurumda değilsin ve hiçkimse de değil bundan sonra... bundan uzun zamandan önceden beridir bu böyle... keşke surh'u üflesen de kopartsak şu kıyameti... hem sen... hem kaybolan ben.... ama sen sonundasın ya... iskambil kağıtlarından örülü hayatın, yıkılmaması için sen kork... benim kaybedecek birşeyim yok benim iskambil kağıtlarından örülü bir evim bile yok... hoş seninki gibi bir hayat olmasın da zaten, istemez...

yazık yaa... senin yüzünden şu dünyaya bir çocuk getirmekten bile korkuyorum... hoş o çocuk hiç doğmayacak zaten... kendimi kurtaramadım sen olup çıkmaktan... ama onu kurtaracağım... yazık... ölü bir çocuk doğurmak ve onu hayatta ölüme mahkum etmek... diri diri hayata gömmek bir çocuğu...nasıl bir işkencedir yarabbim...


yaşarsın şimdi sen de isyanlarını beyninde... tek bir laf ve kopsun kıyamet...

Hiç yorum yok: